Adalet Ağaoğlu Sözleri

0
5451
Adalet Ağaoğlu Sözleri

SAYFA İÇERİĞİ: Adalet Ağaoğlu Sözleri, Adalet Ağaoğlu Sözleri ve Alıntıları, Adalet Ağaoğlu Kitap Alıntıları, En Güzel Adalet Ağaoğlu Sözleri, Etkileyici Adalet Ağaoğlu Sözleri, Kısa Adalet Ağaoğlu Sözleri, Adalet Ağaoğlu Sözleri Facebook, Adalet Ağaoğlu Sözleri Twitter, Adalet Ağaoğlu Kısa Sözleri


20. yüzyılın en önemli Türk roman ve öykü yazarı olan Adalet Ağaoğlu 1929 Nallıhan doğumludur. Sayfamızda Adalet Ağaoğlu sözleri ve kitap alıntılarına yer verdik. En güzel Adalet Ağaoğlu sözlerinden beğendiklerinizi sosyal medya hesaplarınızdan yayımlayabilir, mesaj yoluyla  sevdiklerinize gönderebilirsiniz.


ADALET AĞAOĞLU SÖZLERİ ve KİTAP ALINTILARI

Beni yalnız yalnızlığım çoğaltır.

Sevileni mülk kılmak, ne iğrenç!

Yürek başkaldırır, hayatsa sınar.




Ölmüşüm gibi sevme…Yaşıyorum.

Hayatla piştiği gibi kitapla da pişmeli insan.

Bana gülümsemeyin. Bana inanın. Anlayın.

Madem ki intihar etmiyoruz, içelim o zaman.

Seninle bir deniz kıyısı özlüyorum. Yaz bunu.

Her şey için hep erken. .. Sonuç: Geç kalmak.

Bu benim en sevdiğim ışık; sütmavisi aydınlık.

Yürümeyenin pabuçları da paçası da temiz kalır.

Yürek başkaldırır, hayat sınar ve asla bağışlamaz.

Neyse ki yaram hep usul usul kanıyor. Beni o ısıtıyor.




Sabrın panzehiri hazım. İntikamın panzehiri hazımsızlık.

Yeterince karanlık değil. Gece dediğin katran gibi olmalı.

Cahilleri çarçabuk doyuma ulaştıran sloganlardan bezginim.

Seni hep büyük ölçüler, engin ufuklar kadını olarak düşünürdüm.

Nicedir hüzün ve acı ne denli büyük olursa, o denli çok gülünüyor.

Yine de başkalarının kaybı kendininkiler kadar acı vermez kimseye.

Yazar, kendi çaresizliğini yazamaz. Başkalarını yazması da bundandır.

Yaşamamışların koydukları kurallarla her şeyi nasıl genelleyiveriyoruz.

Parçalanmış değerler karşısında hayatla uyum sağlamak ikiyüzlülüktür.

Her şeyin bir anlamı bulunmalı. Kopuşların olduğu kadar, birleşmelerin de.




Her şeyde haklı ve doğru olmak için her şeyin haklı ve doğru olması gerek.

Hayatlarımız ne kadar başkalarına bağlıysa, ölümlerimiz de başkalarına bağlı.

Benim asıl ümidim ümitsizliğimdir! Mutluluksa mutsuzluğun bilincinde olmaktır.

Ama ‘özgürlük’ bedava değil. Hayatın en pahalı şeyi. Pahası oranında da değerli.

Arkasından baktım. Sevdadan ezilmiş değil, sevgisinden büyümüş bir gidişi vardı.

Hukuk olmayan yerde yargı,  aşk olmayan yerde çocuk, hayat olmayan yerde ölüm.

Sevmek anlamak mıdır? Anlamak hoş görmek midir? Hoş görmek yok olmak mıdır?

İnsanın, yaşamında, hoşnut edilmeye değer üç beş kişinin kalmış olması az şey midir?

Adalet Ağaoğlu SözleriKitaplardan edinilen bilgiler önce kafadan geçiyor, hayattan öğrenilenler, önce yürekten.

Hayat karmaşık, anlaşılmaz. Onu anlaşılır kılığa sokmaya çalışan ise sadece sanat. Sanat!

Ortak yol: Baskıya, zulme, şiddete karşı elinin emeği alnının teriyle daha temiz bir yarının yolu.

Özür dilemeniz gerekmez. Zaten bugün bütün dünyada şiir, yalnız şairler için yazılıyor, deniyor.

Delerek geçen acı, ancak delerek geçen acıyla karşılaştığında anlam kazanabilirmiş meğerse.

Kitap! Okunduğunda kimsenin hayatı pat diye değişmiyor ama, gelecek adına “hayat”lar kayda geçiyor.

Her durumda özgür kimliğimizi koruyabilmek ancak edimle söylenebilecek şu tek ve son söze bağlı: Hayır.

Yahu, unutsana artık. Kaç yıl geçmiş. Hatırası kıt kocakarılar gibi dönüp dolaşıp aynı noktaya takılıyorsun.

Kendimi dinliyorum. Ne öfke ne sevda. Hiçbir şey yok. Karışık bir yürek. Ortada neler olup bittiğini ayırt edemiyorum.

Bir adamın fikrinde iki ince gül birden olmaz. Birinin suyunu öteki, ötekinin suyunu beriki çalar. Ne biri onar, ne öteki.

Her şey, her an değişiyor. Onun için de sahici ebedi aşk yoktur. Mutlusu, mutsuzu; birliktelik yoktur. Sadece bedenin tutkuları.

Hiçbir şeyi unutmuyorsak, bizi, şimdiyi, bu zamanı da unutmayalım. Bu güzel oda müziğini unutmayalım; direnişini çalgıların.

Zaman, sen ne büyük öğretmensin, ah saygıdeğer zaman, sen ne büyük bir bilgesin! Gaddar bir bilgesin ama. Acımasız.

Acaba hiç kendim olmuş muydum? Hiç kendimiz olduk mu? Görevlerin birlikte götürülmediği bir yerim oldu mu hiç?

Bilinmedik, ezberlenmedik bir şeylerin kalmış olması, ikili ilişkilerde demek istiyorum, aşınmamışlık, aşınmazlık.. aşılmazlık.

Bak işte şu an, kendinin olsun, başkalarının olsun yanlışlarımızı unutmanın tam sırası. Hatta o yanlışları sevmenin. Yanlış insanlıktır.

Gelmeyeceğinden en küçük bir kuşku duymaksızın bir şeyi beklemek.Böyle bir bekleyiş hiç unutturamaz kendini.Aynı durumdayım.

Acıya bulandıkça kaçınılmaz biçimde buruklaşıyoruz. Yüreklerimiz kanırıldıkça, üstümüze kapaklanmak zorunda kalıyorsak da bakma.

Apaçık olmak suçtur. Apaçık olmanın cezasız kalmayacağı bir yerdeyiz henüz. Ben de diyordum, bakalım benim apaçıklığım ne zaman cezalanacak?

Tam başlandı, bir yerde koptu anlatılmak istenen.Ya kendimizden korkuyoruz ya çevremizden. Ne olduysa oldu şöyle iyi bir açılıp dökülemedik.

Tarihte nice ulak, nice komutandan fazla işe yaramıştır. Bunu küçümseyemezsin. Güvensizlik mikrobu ortalığa ne kadar saçılmış olursa olsun, bunu karşıtıyla yenebilirsin.

Ne yapsam peki? Kime gitsem? Gidecek kimse yok. Herkes görev başında baksana. Herkes işi gücü bırakmış, başkalarına neyi nasıl yapacağını öğretme peşinde.

İnsan krepon kağıdından kanatlar takınca kelebek olduğuna inanır. Koyun postunda koyun, kurt postunda kurt… Ülkü de giydirilebilir üstünüze ve Etlik tepeleri dağ görünür gözünüze.

Bir insan narkoz almadan, kesilip biçilecek yerini uyuşturmadan kendini kendi eliyle ameliyat eder, bunu da ölmeden başarırsa, insanoğlu için yaşamın en güç yanını, adı yapayalnız olmak denen şeyi de başarır.

Yitirilen inançların yerine , durum zorluyor diye , acilen yarım yırtık yeni inançlar koyuveriyorsan , utanmamak için, salt utanmamak için yeni inançlar edinmişsin gibi dört dönüyorsan ortalıkta , daha çok utançlar yaşarsın.

Ey hayat! Sen ne büyük okulsun. Her yere dalıp çıkmak gerek. Gözünü kafanı her şeye açık tut sen, ağzını değil. İyi ama, yazmak ağzı açmak değil mi? Yaralının neresi karşı duruş, muhalefet değil mi?

Devrimcilik, toplumculuk, sanat, sanatçılar…Hepsinin bu derece yozlaşmış olabileceğine inanamıyorum. İnsanlığını zaten yitirmiş tutuculardan, tek hedefleri çıkarları olan sağcılardan söz etmiyorum.

Bir insan narkoz almadan, kesilip biçilecek yerini uyuşturmadan kendini kendi eliyle ameliyat eder, bunu da ölmeden başarırsa, insanoğlu için yaşamın en güç yanını, adı yapayalnız olmak denen şeyi de başarır.

Bu ülke düşünce insanlarımızı yerden yere çaldı, onları vurdu, vuramadıklarını yaraladı, bilim yuvalarının dışına kovdu; yetmedi, vatan sınırlarının dışına kovdu. Eğer arada sırada onlar için birazcık iyi bir şey yapmak zorunda kaldıysa, bunda da hep geç kaldı.

Zaman, sen ne büyük öğretmensin, ah saygıdeğer zaman, sen ne büyük bir bilgesin! Gaddar bir bilgesin ama. Acımasız. Gerçekler biraz da saklanmalı değil mi? Birazcık, çok değil. İnsanları içkide boğulmaya ya da beynine bir kurşun sıkmaya kalkıştırmayacak ölçüde olsa yeter.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.