Ataol Behramoğlu Sözleri

0
6769
Ataol Behramoğlu Sözleri

SAYFA İÇERİĞİ: Ataol Behramoğlu Sözleri, Ataol Behramoğlu Sözleri ve Alıntıları, Ataol Behramoğlu Alıntıları, Ataol Behramoğlu En Güzel Sözleri, Kısa Ataol Behramoğlu Sözleri, En Güzel Ataol Behramoğlu Sözleri, Ataol Behramoğlu Kısa Sözleri, Ataol Behramoğlu Özlü Sözleri, 


Güzel sözler sitemizde Türk şair, yazar, çevirmen ve edebiyatçı olan Ataol Behramoğlu sözleri ve alıntıları itina ile derlenmiştir. Sizler için hazırladığımız sayfamızda yer alan sözleri ve alıntıları sosyal medya hesaplarınızda yayımlayabilir, mesaj yoluyla sevdiklerinize iletebilirsiniz. Sayfamızda yayımlanmasını istediğiniz sözleri yorum bölümünden bizlere iletebilirsiniz.


ATAOL BEHRAMOĞLU SÖZLERİ ve ALINTILARI

Nesir uçar, şiir kalır.

Şiir canlı bir organizmadır.

Şair şiire karşı sorumludur.




İnsan yurdunu teninde duyarak yaşamalı.

İnsan, âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar.

Ölümdür yaşanan tek başına, aşk iki kişiliktir…

Keder sokulgan adımlarıyla gelip kıvrılıyor yüreğime.

Öğrendim ki… Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor.

Yaşamak görevdir yangın yerinde. Yaşamak insan kalarak.

Şimdi bir tren penceresinden başka yaşamlara bakar gibiyim.

Bu sabah mutluluğa aç pencereni, bir güzel arın dünkü kederinden.

Birini ne kadar çok seversen, hayat onu senden o kadar uzaklaştırıyor.

Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telaş.




Ölüm de böyle bir şey olmalı diye düşündü; gitgide yoğunlaşan bir unutkanlık.

Bütün ömrümce aradığımı bulduğumda, oturup ağlayacağım bir deniz kıyısında.

Öğrendim ki. Hiç tanımadığın insanlar, iki saat içinde, senin hayatını değiştirir.

Öğrendim ki…Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.

Şiir değerlendirmesi şiirsel olmalıdır. Kuru analizler, ancak şiiri öldürmeye yarar.

Şiir damıtılmış bir üründür. Bir şiirden, hatta bir dizeden esinle kitaplar yazılabilir.

Öğrendik ki, iki şey asla terketmezmiş insanı: Biri yanındaki ana, diğeri kalbindeki yara.

Kaldırın bugün ne kadar engel varsa güneşle aranızda, elinizin değdiği her şey gökyüzü koksun.

Anne gezindiğin bağ, baba yaslandığın dağdır! Ömrümün en güzel çağı, annen ve babanla olandır.

Rüyalar bile geceleri bekler gizlice görünmek için. Yüreğimdesin, saklısında içimin gizlice sevgilim.




Ama artık gitmek geliyor içimden. Bir sabah masmavi bir bulutun peşinden, dönüşü olmayan yerlere.

Sevdiğim, sonsuzca yitirdiğim ender çiçek, geri kalan yılları ömrümün, seni anımsamama yetmeyecek.

Evet haklısınız, erkekler bir odundur, çünkü hepsinin beklemekten ağaç olduğu bir sevgilisi olmuştur..!

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı.

Oysa insan olmak, çoğalabilmektir başkalarıyla. İnsansın; birinin canı yanarken, senin de canın yanıyorsa.

Gök sanki eriyecek mavilikten çimenler uykulu ve sıcak bir kadın geçiyor çıplak ayaklarını yüreğime basarak.

İnsanın mucizesinin farkında olmayan, buna inanmayan kişi sanatçı olamaz. Şiir yazar belki ama şair olamaz.

Aramızda söylenmiş sözlerin uzaklığı, aramızda yaşanmış şeylerin uzaklığı, yakın ayrılıkların sezgisi tenimizde.

Burjuvalar kocaman duvarlarla çevirmişler avlularını. Ama bir kiraz ağacı gördüm geçen gün, Dışarı uzatmıştı en çiçekli dalını.

Ve cellat uyandı yatağında bir gece tanrım dedi bu ne zor bilmece öldükçe çoğalıyor adamlar ben tükenmekteyim öldürdükçe…

Öğrendim ki, kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız. Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz, gerisini karşı tarafa bırakırsınız…

Dünyaya bir daha gelirsen nasıl bir hayat isterdin sorusuna kim ne derdi bilmiyorum ama, ben aynı ananın evladı olmak isterdim.

Hayvan kötülük olsun diye kötülük yapmaz. Kötülük olsun diye kötülük yapmak ve bu anlamıyla da ahlâksızlık insana özgüdür.

Yanıma gelip, ”Dua diye bir şiirinizi okuduk, çok güzelmiş” diyorlar. Ama o şiiri ben yazmadım ki. İnternete biri yazmış, altına da adımı koymuş.

Eskidenmiş sabredip murada ermek, Şeyhin kerametini bekleyerek. Öyle zamanlar yaşamaktayız ki dostum, erdemdir bazen, sabretmemek.

Bence Türkiye’de gençler doğru eğitilmiyor. Gençlerin yetenekleri baskılanıyor, önleri kesiliyor. Bu yüzden gerçek niteliklerini ortaya çıkaramıyorlar.

Vatan, bu ülkenin tepesine çöreklenmiş gerici, karanlık, emperyalizm işbirlikçisi güçlerden behemehal, mutlaka, kesinkes kurtulmalıdır ve kurtulacaktır.

Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de var olduğumu düşünmeyi, ürpererek. Karanlık bir oda da küçük bir çocuk gibi yağmurdan ve yalnızlıktan ürpererek.

Sigaranın şiirle alakası yok. Lisedeyken herkes gibi ben de sigara içerdim. Sonra baktım sigara içerken kafam iyice dumanlanıyor, e bu sefer de şiir yürümüyor; sigarayı bıraktım. Ama arada bir tüttürüyorum yine.

İsim nedir ki, Bulutlara yazılır geçer. Yüzüm nedir ki, Akar suya çizilir geçer… Ömür nedir ki, Kurulur bozulur geçer. Sevda nedir ki, Dokunursun süzülür geçer. Şiir nedir ki, Sezilir geçer. İnsan nedir ki, Bir şeylere sevinir, üzülür geçer.

Yaratıcılık bir cevherdir. Bu cevheri ortaya çıkarmak için eğitim gerekir. Örneğin Rusya’da Gorki Enstitüsü vardı. Şimdi hâlâ var mı bilmiyorum, bakarsanız birçok büyük Rus edebiyatçı bu enstitüde eğitim almıştır. Türkiye’de de Köy Enstitülerinin böyle bir özelliği vardı. Köy Enstitüleri olmasa Fakir Baykurt gibi yazarlar çıkmazdı.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.