Bedirhan Gökçe Sözleri

0
8250
Bedirhan Gökçe Sözleri

SAYFA İÇERİĞİ: Bedirhan Gökçe Sözleri, Bedirhan Gökçe Alıntıları, Bedirhan Gökçe Şiirleri, Bedirhan Gökçe En Güzel Sözleri, Bedirhan Gökçe Sözleri ve Alıntıları, Bedirhan Gökçe Özlü Sözleri, En Güzel Bedirhan Gökçe Sözleri, Kısa Bedirhan Gökçe Sözleri, Bedirhan Gökçe Aşk Sözleri, 


Güzel sözler sitemizin şairler kategorisinde ”Bedirhan Gökçe” sözleri ve alıntıları bir araya getirilmiştir. En güzel Bedirhan Gökçe sözlerini bulabileceğiniz sitemizde sosyal medya hesabınızdan paylaşımda bulunabilir, mesaj yoluyla sevdiklerinize bulunabilirsiniz. Sayfamızda yayımlanmasını istediğiniz sözleri yorum bölümünden bizlere iletebilirsiniz.


BEDİRHAN GÖKÇE SÖZLERİ ve ALINTILARI

Bir şey olacağı yok ama insan bekliyor işte!

Ben bir sustum. O, bütün çığlığımı toplayıp gitti.

Sırtın yere düştü mü, dostlarının bahanesi çok olur.




Bir evi yuva yapan, içindeki eşyalar değil; insanlardır.

Allah dağına göre kar verir. Derdin büyük mü? Sen de büyüksün!

Ağız dolusu sustum ben oysa… Konuşsam; Farkımız kalmayacaktı.

Uzun uzun anlatmaya gerek yok. Bazıları sadece hayal kırıklığıdır.

Gittiğimin farkında olsaydı yeterdi bana, beklemiyordum özlenmeyi.

Kırılıp dağılacak başka ne kaldı, ellerin her şeyimdi onu da eller aldı!

İnsan; görmek istemediği kadar kör. Duymak istemediği kadar sağırdır.

Kar gibi yağ da yollarıma. Belki kapanır, yüreğimde bıraktığın o açık yara.

Gittik ve geldik; Oysa hepsi dün gibi. Ömür de böyle işte. Doğduk-Öldük an gibi.

Onlar ne der. Bunlar ne der. Şunlar ne der. Bir kere de demedik ki; Allah ne der.




Sen; vizyona girmiş en muhteşem filmin fragmanı gibisin izlemeye doyamadığım!

Kalbimle gurur duyuyorum; Çalındı, kırıldı, yandı, kandırıldı ama yinede çalışıyor!

Sevinçler… Çocuklar gibi mutlu kılar ama; Acılar… Olgunlaştırır çocuk yanlarımızı.

Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de!

Sevmeyene karınca yük, sevene filler karınca. Dağı bile taşır insan aşık olup, inanınca!

Acı olan ne biliyor musun? Binlerce göz sana baksa da, sen hep onun gözlerini arıyorsun.

İnsan o kadar acı çeker ki, tüm canlılar arasında yalnız o gülmeyi icat etmek zorunda kalır!

Geldi geçti bir hevesti, vardı yoktu bir nefesti. Gün bitti gece başladı, uçtu gitti ”can” kafesti.

Bir kadının elinden hayallerini almak, bir kaplanın yanından yavrusunu almak kadar tehlikelidir!

Yürekler buz tutmuş, hava buz tutmuş çok mu? Sebepler sükût etmiş, dostlar sükût etmiş çok mu?




Yağmurun en güzel tarafı bu; Herkes aynı derecede ıslanırken, ağlayanın da gözyaşı belli olmuyor.

Akıl yarenimiz, yaverimizdir ama aşk ve mucize hayatında; Akıl çamura saplanmış merkebe benzer.

Gözlerin bulut olsa neye yarar be sevgili. Yüreğimde ki yangını, yağmurunla söndüremedikten sonra!

Sen gittiğinde; ”O dönmez” dedim, ”Döner” dediler. Bu kadar insanı yalancı çıkardın, Yuh olsun sana!

Yaşanmamış acılar üzerine ”ben olsam” demek; Sadece başkalarının acıları üstünden ahkâm kesmektir.

Haksız insafsız olur” derdi rahmetli, ”Haksız insafsız olur.” Unutma ki; İnsafı olmayanın da, sonu ibretlik olur.

Hep uzaklarda ararız kaybettiklerimizi. Oysa hep yanımızdadır onlar. Gözümüzdeki gözlüğü, başka yerde arar gibi.

Ya Allah tan kork derdi anam, ya Kuldan utan… Babam da; Bir tek ”Allah’tan kork” derdi oğlum ve bir tek Allah’tan utan.

Unutma; Ne kadar uzun sürse de gece, ardı yine sabahtır. Unutma; Ne kadar kar düşse de yere, onun da ardı bahardır.

Hevesleri için kimse kimsenin. Gururu ve duyguları ile oynamasın… Bu toprağın üstü varsa, bir de altı var, unutulmasın.

Birazcık tuz etkisi yaratmalı insan birinin hayatında, hani yaraya basıp acı vereninden değil, yemeğe katılıp tat vereninden!

İyi ki diyorum şimdi kendime, iyi ki bu dertler başa düştü. Yoksa nasıl tanıyacaktım. Bugün terk edip giden, senin gerçek yüzünü.

Yazan böyle yazmış demek ki, nasıl anlam buldu sen olmayınca; ”Neyleyim köşkü neyleyim sarayı, içinde salınan yar olmayınca.

Sensizlik dört duvar sardı çevremi, ne yana döndüysem hep sensizlik var. Kanadı ökseli bir kuş misali, Hayallerim sensizliğime çarpar!

Zenginin kahrı çekilir, güzelin nazı. fakirin kahrı çekilmez, çirkinin nazı. Sözü güzel olan, gönlü zenginin hem kahrı çekilir hemi de nazı.

Hayatta silgim hep kalemimden önce bitti. Çünkü kendi doğrularımı yazacağım yere, tuttum başkalarının yanlışlarını sildim!

Ve ben biliyorum! Bu şehrin bi ucunda nefes alıyorsun.. Aklına geliyorum arasıra, dudaklarının çatlağına sığdırıyorsun özlemini.

Beni herkes sevdaya asi sanır. Oysa aşk, beni nerde görse tanır. Hasret tanır, zulüm tanır, ölüm tanır, ustam! ustam! Yüzüm yüzümden utanır.

Tüm dünya çocuklarından özür diliyorum. Kendilerine bu kadar kan, bu kadar kin, bu kadar nefret ve bu kadar acı bir dünya bıraktığımız için.

Yaşadıkça hayattan ve yaş aldıkça zamandan. Anlıyor ki insan; Birbirimizin acılarını ve açıklarını kapattıkça dost ve insan kalacağız. Gerisi yalan.

Bu destan; Biz biriz ve kardeşiz. Anadan, yardan, serden geçeriz ama Çanakkale’ yi ne denizden, ne de karadan geçirmeyiz diyenlerin destanı.

Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer. İçsen de tükenir, içmesen de. Bu yüzden hayattan tat almaya bak, çünkü yaşasan da bitecek, yaşamasan da!

Kış geçti, bahar geldi, hava değişti. Gün geçti, devran döndü, her şey değişti. Ben değiştim, sen değiştin, zaman değişti. Ama senin bendeki yerin hiç değişmedi!

Aşka dair yaz diyorlar, hep aşka dair yaz. Aşka dair ne varsa gitti diyorum, aşka dair ne varsa bitti.. Bu saatten sonra, al sen benim ömrümü istediğin aşka yaz.

Sen ‘ses’ini yükselttiğinde daha haklı olmuyorsun. Daha çirkin, daha kaba ve daha sevimsiz.. Ama ‘söz’ünü yükselttiğinde daha güzel, daha zarif, daha tarifsiz.

Geride kalanların onarılması imkansız kırık bi kalbi vardır. Nereye bırakacaklarını bilemediği ve; Hep bir bahanesi vardır gidenlerin. Geride kalanların duymak istemediği.

Yaşarken öleceğini bilen tek varlıkken insan. Buna rağmen kalp kırar, gönül yıkar, kötülük yapar. Üstelik hiç ölmeyecekmiş gibi, acımasızca yapar bunu. Hem de hiç umursamadan.

Şimdi sen uyuyorsun ya, herkesi de uyuyor zannetme! Hatta zaman zaman, karşındaki seni edebinden dinleyip inanmış gibi yaparken, sen de anlattığın masallarla uyuttuğunu zannetme.

Herkese kendini beğendiremezsin. O yüzden sen sana yakıştığı gibi dur ve dağılma! Unutma. Hayat bazen aynen bir kamyon arkası yazısı gibidir; Kiminin hoşuna gidersin, kiminin zoruna.

Dalgınım; Dalıp dalıp gidiyorum bu ara, neyi nereye koyduğumu unutuyorum. Dargınım; Kırıla döküle gidiyorum bu ara. İnsanlar o kadar acımasız ki; Kimi nereye koyduysam bulamıyorum.”

”Ne güzel bir sözdür o; ne kadar anlatırsan anlat, karşındakinin anladığı kadarsın bazı yorumları okudukça anlıyor ki insan; sen ne kadar edeple yazarsan yaz, okuyanın dünyasında edebi kadarsın.

Ne güzel bir sözdür o; ”Ne kadar anlatırsan anlat, karşındakinin anladığı kadarsın” Bazı yorumları okudukça anlıyor ki insan; Sen ne kadar edeple yazarsan yaz, okuyanın dünyasında edebi kadarsın!

Kimsenin kimseye güzel sözü kalmamış herkes ağzına kadar siyaset dolu. O kadar ortak sevdamız, acımız varken, neden herkes bu kadar kin-nefret dolu. E hani yaradılanı hoş görüyorduk, Yaradandan ötürü?

Fedakârlık yaptığın insanlardan, elbette karşılık beklemezsin. İçinden ”feda” ve ”kâr” geçiyor diye ömrünü feda ettiklerinden, bir ‘kâr’ da beklemezsin. Ama; Bu kadar fedakarlığa, bu kadar vefasızlığı da içine sindiremezsin.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.