Can Yücel Sözleri

0
4974
Can Yücel Sözleri

SAYFA İÇERİĞİ: Can Yücel Sözleri, En Güzel Can Yücel Sözleri, Etkileyici Can Yücel Sözleri, Kısa Can Yücel Sözleri, Can Yücel Sözleri ve Alıntıları, Can Yücel Alıntıları, Kısa Can Yücel Sözleri, Şair Sözleri ve Alıntları, Can Yücel Kısa Sözleri


Güzel sözler sitemizde güçlü yazarlarımızdan Can Yücel’e ait sözleri bir araya getirerek devam ediyoruz. Sayfamızda paylaştığımız sözleri sosyal medya hesaplarınızda yayımlayabilir mesaj yoluyla sevdiklerinize iletebilirsiniz. Sayfamızda yayımlanmasını istediğiniz sözleri yorum bölümünden bizlere iletebilirsiniz.


CAN YÜCEL SÖZLERİ ve ALINTILARI

Benim halim memleketin hali.

Beklemek güzeldir ama doğru durakta.

Vedalar acıtsa da, bazen gitmek gerekir.




Senden ayrılınca farkettim iki cebim olduğunu.

Kırılmasın diye üstüne titrerdim, o hep üşüyorum sanırdı.

Bir şanstan söz ettirmeyecek kadar, mükemmel olmalı aşk.

Birine verilecek sevgin yoksa, ona ümit dolu gözlerle bakma!

Koskoca Can Yücel grip olacak değil ya, kanser olmuşuz tabi.

Ölürsem neye gam yerim ki en çok? Bir daha küfredemeyeceğime.

Ağlayanı güldürebilmek; ağlayanla, ağlamaktan daha değerliymiş.

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık; çalınan birinin kalbiyse eğer.

Bizimkisi bir aşk hikayesi değildi.Aşktı bizimkisi, gerisi hikayeydi.

Senden ayrılınca anımsadım dünyanın bu kadar kalabalık olduğunu.




Çok gülen insana iyi davranın, çünkü bir yerlerde hep tek başına ağlar.

Aslında bütün insanları sevebilirdim, sevmeye senden başlamasaydım.

Unutma; Onu artık unuttum demek, bir kez daha hatırlamaktır aslında.

Neyse” diyerek sustuğum her cümle, kırgınlık, trip ve küfür barındırıyor.

Aşk da önemli olan aynı elleri tutmak değil, bir ömür hiç bırakmamaktır.

O da senin gibi seviyor mu dediler . İşte cevap veremediğim tek şey buydu.

Gururunu hiçe sayıp dön demezsen, her gün arkasından bakmakla yetinirsin.

Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış. Kendi yolumu çizdiğimde anladım.

Seveceksen, yalnız kaldığında aklına geleni değil, hiç aklından çıkmayanı seveceksin!

Belki de insan sevmeyi bilmediğinden değil, sevgisine layık biri olmadığından yalnızdır.




Kimileri ‘seviyorum’ der, çünkü ezberlemiştir. Kimileri diyemez, çünkü gerçekten sevmiştir.

Yalnızım. Çünkü herhangi biriyle değil, Beklediğime değecek kişiyle devam etmeliyim bu yola.

İnsanlarında yan etkileri olabiliyor. Kimileri başını döndürürken. Kimileri mideni bulandırıyor.

Bir hayli kırgınım. Beni anlamadığın kelimelerin, aslında her şeyi anlatıyor oluşlarına kırgınım.

Gitmek istiyorsa, bırakacaksın gitsin! Aklı seninle olmayanın bedeni yanında olsun ister misin?

Kural bu: En çok seven, hep en önce terkedilir. Unutma; vedalar acıtsa da, bazen gitmek gerekir.

Bir insanı herhangi biri kırabilir; ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş. Çok acıttığında anladım.

Gözler ve sözler ikisi de bir şeyleri gizler. Sözler ne kadar inkâr etse de gözler her şeyi bir bir söyler.

Bilinmedik bir hüzün var içimde, bir gariplik. Anladım ki, ya ben fazlayım bu şehirde ya da biri eksik.

Anladım ki aşk; her iki tarafı da mağdur eden, yürekte izinsiz gösteri yapan mutluluk karşıtı bir eylem.

Her yürek sevebilseydi eğer, ayrılık hiç olmazdı. Her seven yürekli olsaydı ”aşk” bu kadar basit olmazdı!

Beddua değil , benimki sadece bir temenni. Yaşattığın her şeyi yaşayacak kadar uzun yaşaman dileğiyle.

Hani bazı şehirler vardır ya; saat 10′dan sonra kimsecikler olmaz… İşte sen’den sonrası, on’dan sonrası!

Gitmek gerekir bazen. Fazla yormadan, daha çok bıktırmadan. Eğer vaktiyse ardına bile dönüp bakmadan.

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

Hayattan aldığım en büyük ders: Sevgisiyle karşında sapasağlam duramayan birine, asla yaslanmayacaksın.

Tabaklarda kalan son kırıntılar gibiydi sana olan sevgim. Sen beni hep bıraktın; bense hep arkandan ağladım.

İçin yanarken üşümek, yüreğin kan ağlarken gülmek, özleyip de sevdiğini görememek. İşte aşk bu olsa gerek!

Aşkta kimsenin kimseden farkı yok. Sadece biri daha iyi yalan söyler, biri daha iyi oynar oyununu. Hepsi bu!

Görmedikçe gördüğün bu mucizeleri, görmedikçe senin gözlerinle evreni, göremiyorum ki dünya gözüyle seni.

Ömür dediğin üç gündür; dün geldi geçti, yarın meçhuldür. O halde ömür dediğin bir gündür; o da bugündür.

Eğer çok konuşmak faydalı olsaydı, Allah iki ağız, bir kulak verirdi. Onun için, çok dinleyip az konuşmak gerek.

Benim öfkem gecelerin beyidir, kalkar bir tek çocuk ağlasa! İşte bak bu anasız yasa, Kanuni’nin değil bizimdir.

Milyonlarca yıldır süren ve milyarlarla süründüren insanlığı, bu babaerkil düzen gidip anababakıl düzen gelmeli.

Sevgili dediğin koluna değil, yüreğine yakışmalı. Ve öyle gelip geçici bir heves değil, Sonsuza dek nefesin olmalı!

Ben gidiyorum dediğimde, ‘gitme’ diyen birini değil, ben de geliyorum, yalnız gidemezsin! Diyen birini istiyorum.

O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,Dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. ‘O olmazsa yaşayamam’ demeyeceksin, Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü.

Ülkenin, farklı şehirleriydik. Ben sürgün yeri, sen başkent. İlk isyan hep sende başlardı. Cezasını çekmek hep bana kalırdı.

İnsana en çok ne koyar bilir misin? Yan yana oturduğun halde, ona hiç bir zaman ”seni seviyorum” diyemeyeceğini bilmek.

Ölürcesine isteyen beklemez sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım.

Devrimcilik gibi şairlik de inen darbeyi duyabilmektir, kaslarının liflerinde: ister copların darbesi olsun, ister bilincin..

Şişede durduğu gibi durmaz ki kâfir, tutar insana insanları sevdirir, kimi de tutamağı tutar, tutar insanı insanlardan bezdirir.

Sevdiğin kadar sevilirsin. Seni seviyorum demek değil ki marifet, önemli olan o kelimenin tüm sorumluluklarını alabilmek.

Ne sahip olduğundur hayat, ne de umdukların bunca zaman. Yüreğin kadardır hayat! Seviliyorsan renkli, seviyorsan siyah beyaz.

Bir insana zorla sevdiremezsin kendini, Bana güven diyemezsin. O bunu hissetmiyorsa, tek bir söz söyleyebilirsin: Sen bilirsin.

Kendi elinle kazdığın kuyuya, aşk, ufacık bir taş atmaktır. Gürültüsü büyüyünce sessizliğin, marifet, yosunlar gibi susmaktır.

Boş boş seviyorum demekle olmaz; göstereceksin sevdiğini, hissettireceksin. Yapamıyor musun? O zaman yoldan çekileceksin.

Öyle herkesi sevmeyeceksin, seviyorum demeyeceksin, seni seviyorum diyebilmek için gerekirse bir ömür bekleyeceksin.

Küçükken annem, yerde ekmek görünce: yükseğe koy kuşlar yer derdi. Sevdiklerimizi hep yüksekte tuttuk, acaba kuşlar mı yedi?

Galiba yoruldum. Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar. ‘Kendimi her kaybettiğimde, Seni de kaybediyor olmaktan yoruldum.

Bilir misin ne zordur severek yaşamak. Ona benimsin deyip sarılamamak. Ne zordur hep yakın hissedip aslında ondan uzak olmak.

Uğruna bir şeylerden vazgeçeceğin insanı bulmak kolay; ama hiçbir şeyden vazgeçmek zorunda kalmayacağın insanı bulmak asıl olay.

Çok sahiplenmeden seveceksin mesela. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi.

Anne karnına sığarken dünyaya neden sığamadığını ve sonunda bir metrekarelik yere sığmak zorunda kalacağını farketmeli insan.

Ölüm tarafından asla asimile edilmemiş bir yurttaşınız olarak, dayanıyorum dayanışma kapınıza, ‘yaşasın özgürlük’ diye haykırarak.

Öyle bir seveceksin ki, yüreğinden kimse ayıramayacak. Ve öyle birini seveceksin ki, seni gözleriyle bile aldatmayacak.

Sebepsiz sevmektir aşk, nedeni olmadan bağlanmak birine. Hatta sarılamamaktır  utançtan, çünkü utanmaktır sevmek aslında.

Ne kadar zordur aslında sevipte seviyorum diyememek. Görüp görmemezlikten gelmek, yaşadığını bilipte benim için öldü demek.

Biriyle dalaştığımızda tek başardığımız onun bize daha çok zarar vermesini sağlamaktır. Öğrendik ki.. Her yarayı saran zaman değil sevgidir.

Biliyorum suçluyum ve razıyım cezama. Çalmadım öldürmedim, ama daha kötüsünü yaptım. “ne yaptım biliyor musunuz? Tuttum insanları sevdim…

Evet sevgili, kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!

Yahu, nedir bu bendeki esrarlı ısrar? Aynı rüyaya dalarmış gibi tekrar tekrar, yüzyıllardır seni her gördüğümde çıplak, yeşeren gözlerimden düşer oluyor bir yaprak.

En uzak mesafe ne Afrika’dır, ne Çin, ne Hindistan, ne seyyareler ne de geceleri.. Işıldayan yıldızlar . En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan.

Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun? ”Seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek .

Sana ihtiyacım var, gel! Diyebilmekmiş güçlü olmak, sana ‘git’ dediğimde anladım. Biri sana git dediğinde ”kalmak istiyorum” diyebilmekmiş sevmek, ”git” dediklerinde gittiğimde anladım.

Tekliyor işte çağın çarkına okuyan çark ve durdu muydu bir gün bu kör, avara kasnak bir zincir yitirenler bir dünya kazanacak sen de o dünyadansın sınıfın bil safa gel hava döndü işçiden, işçiden esiyor yel..

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.