Halil Cibran Sözleri

0
6374
Halil Cibran Sözleri

SAYFA İÇERİĞİ: Halil Cibran Sözleri, Halil Cibran Sözleri ve Alıntıları, Halil Cibran Alıntıları, En Güzel Halil Cibran Sözleri, Kısa Halil Cibran Sözleri, Halil Cibran Kısa Sözleri, Etkileyici Halil Cibran Sözleri, Halil Cibran Sözleri Facebook, Halil Cibran Sözleri Twitter, Halil Cibran Sözleri Yeni, Şair Sözleri ve Alıntıları,


Sayfamızda Lübnan’lı felsefe yazarı, romancı, şair ve ressam olan Halil Cibran’a yer verdik. En güzel Halil Cibran sözlerini bulacağımız sayfamızdan beğendiğiniz sözleri sosyal medya hesabınızdan yayımlayabilir, mesaj yoluyla sevdiklerinize iletebilirsiniz. Sayfamıza katkılarınızı yorum bölümünden bize ulaştırarak iletebilirsiniz.


HALİL CİBRAN SÖZLERİ ve ALINTILARI

Hakikat parçalanamaz.

Her tohum bir özlemdir.

Her tohumda bir tutku gizlidir.




Aşk ve şüphe bir arada bulunmaz.

Hayret etmek bilginin başlangıcıdır.

Sessizlik sözcüklerden daha değerlidir.

Bugünün acısı, dünün hazzının anısıdır.

Bana kulak ver ki, sana ses verebileyim.

Kıskancın suskunluğu çok gürültülüdür.

Sevgi sevgiliyle sevgili arasındaki peçedir.

Kaplumbağa yolu tavşandan daha iyi bilir.

Öğrenimsiz akıl sürülmemiş tarlaya benzer.

Arzu hayatın yarısıdır kayıtsızlıksa ölümün.




Yalnızca sevgi ve ölüm her şeyi değiştirebilir.

Çünkü kişi, ölçüsüz ve sınırsız bir deniz gibidir.

Misafirler olmasaydı, evlerimiz mezara dönerdi.

Şafağa ancak gecenin yolunu izleyerek ulaşılabilir.

Bir tür kavuşmadır hatırlayış, unutuş bir özgürlük.

Şiir çokça sevinç ve ızdırap ve hayrettir, biraz da söz.

Beşeri kanunları yalnızca iki kişi çiğner: deli ve dahi.

Gerçekten büyük insan odur ki, ne yönetir ne yönetilir.

Tek doğruyu buldum’ değil, bir doğruyu buldum’ deyin.

Baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir.




İnci, kum tanesinin etrafına ızdırabın ördüğü mabeddir.

İhtiyaç korkusu da, ihtiyaçtan başka bir şey değil midir.

İnsanlık ezel ve ebed denizine dökülen ışıktan bir ırmak.

Güzellik bütün bir hayatımız boyu aradığımız yitiğimizdir.

Bana susmayı ver, gecenin hücumlarına meydan okuyayım.

Sırtını güneşe çevirirsen gölgenden gayri bir şey göremezsin.

Anımsamak bir tür buluşmadır.unutmak ise bir tür özgürlük.

Dostluk daima tatlı bir sorumluluktur; asla bir fırsat değildir.

Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır.

Eğer kış,baharı yüreğimde saklıyorum deseydi, ona kim inanırdı.

Bırakın bugününüz, geçmişi anılarla, geleceği ise özlemle kucaklasın.

Hakikat iki kişiye muhtaçtır: biri, onu dillendiren; diğeri onu anlayan.

Siz konuştuğunuzda, düşüncelerinizle barış içinde olmayı terk edersiniz.

Neden bazı insanlar sizin deniziniz de yaşayıp, dereleriyle övünüyorlar.

Gariptir ki, kimi zevklerin tutkusudur, acılarımızın bir kısmını oluşturan.

Dostum göründüğüm gibi değilim. Görünüş, sadece giydiğim bir elbisedir.

Her insan iki insandır; biri karanlıkta uyanık, diğeri ise aydınlıkta uykudadır.

Biz sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz.

Şimdi neler söylüyorsam tek yürekten, yarın söylenecektir binlerce yürekten.

Denizin şarkısı sahilde mi sona erer yoksa onu dinleyenlerin yüreklerinde mi?

Gevezeliği bilgi, susmayı cehalet ve yapmacıklığı sanat zannedenlerden uzağım!

Bugüne kadar yalnızca, ‘Sen kimsin?’ diye sorana ne cevap vereceğimi bilemedim…

Asıl olan yolun yolcusuz olması değil; Asıl vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır.

Yanlışlarımızı doğrularımızdan daha büyük bir coşkuyla savunmamız ne gariptir!

Yaşam kalbini okuyacak bir şarkıcı bulamazsa, aklını konuşacak bir filozof yaratır.

Eğer biri sana gülerse ona acıyabilirsin; ama sen ona gülersen kendini asla bağışlama.

Sözcüklerin dalgası hep üstümüzde olsa da, derinliklerimiz daima dinginliğini korur.

Bilmen gerekenlerin sonuna ulaştığında, duyumsaman gerekenlerin başında olacaksın..

İnsanın hayali ile elde edişi arasında yalnızca tutkusunun aşabileceği bir mesafe bulunur.

Sessizlik, herkesin anlamayacağı gerçeklerdir. Sessizlik, verilebilecek en gürültülü cevaptır.

Aşkı konuşmak için dudaklarımı kutsanmış ateşle temizledim, ama hiçbir sözcük bulamadım.

Her erkek iki kadına aşık olur. Biri hayallerinde yarattığı diğeriyse henüz doğmamış olandır.

Toprağın neresini kazarsan kaz, bir define bulacaksın. Ancak bir çiftçinin inancıyla kazmalısın.

Yalnızlığım, insanlar geveze hatalarımı övüp, sessiz erdemlerimi eleştirmeye başladığında doğdu.

İki kadın konuştuğunda hiç bir şey söylemezler. Bir kadın konuştuğunda bütün bir hayatı açıklar.

Dünya kuruldu kurulalı bilinir: aşk, derinliğinin farkına, ancak ayrılık saati gelip çattığında varır.

Hayatın bütün esrarını çözdüğün vakit ölümü arzularsın. Çünkü o da hayatın sırlarından biridir.

Gerçek güzellik bir erkekle bir kadın arasında var olabilen ve aşk adı verilen ruhsal ahenkte yatar.

Geceyi delerek uçan küçük bir kuş gibi, yaşar ruhum; hızlandıkça uçuşu, daha da yakınlaşır şafak.

Öğretilerin çoğu pencere cami gibidir. Arkasındaki gerçeği görürsün, ama cam seni gerçekten ayırır.

Sahip olduklarınızdan verdiğinizde çok az şey vermiş olursunuz. Gerçek veriş kendinizden vermektir.

İnsanlar arasındaki bir cenaze töreninin, melekler arasında bir düğün şenliği olmadığını kim bilebilir ki?

Hazzınız, ıstırabınızın maskesiz halidir. Ve kahkahanızın yükseldiği aynı kuyu, sık sık gözyaşlarınızla dolar.

Şiir bir düşüncenin ifadesi değildir. O, kanayan bir yaradan veya gülümseyen bir ağızdan yükselen bir şarkıdır.

Bir tek kendini verir aşk, bir tek kendinden alır. Ne sahiplenir, ne sahiplendirir kendini. Aşka aşk yeter zaten.

Ne garip değil mi? Aklı yavaş olana değil de, ayağı yavaş olana. Yüreği kör olana değil de, gözü kör olana acırız.

Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan, yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan, ne görebiliyorsun, ne duyabiliyorsun.

Kalbiniz gecelerin ve gündüzlerin sırrını sessizce bilir. Ancak kulaklarınız, kalbinizin bilgisini işitmek için deli olur.

Sen duyduklarına inanıyorsun. Söylenmeyenlere inan.. Çünkü insanın sessizliği sözcüklerinden daha yakındır gerçeğe.

Ne gariptir ki toplum olarak,aklı yavaş olana değil de ayağı yavaş olana,yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız.

İstendiği zaman vermek güzel bir davranış olabilir; fakat istenmeden, ihtiyacı hissederek vermek çok daha anlamlıdır.

Öyle acılar vardır ki, onları iyi gizleyemezsek, gözlerimizden bir yolunu bulup süzülür ve yanaklarımızı ıslatabilirler.

Dostum, güneşe bak, toprağa bak, suya bak, buluta bak; fakat, arkana bakma.. Kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de.

Bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum görülmez bir elma bahçesidir. Ama bu tohum bir kayaya rastgelirse ondan hiçbir şey çıkmaz.

Bana kendini tanısaydın bütün insanları tanırdın diyorlar. Ben de onlara diyorum ki: bütün insanları tanıyana dek kendimi tanıyamam.

İnsanın hakikati, sana gösterdiğinde değil, gösteremediğindedir. Bundan ötürü onu tanımak istersen dediklerine değil, demediklerine kulak ver.

Suskunluğu gevezeden, hoşgörüyü hoşgörüsüzden ve kibarlığı kaba olandan öğrendim. Ne garip ki, tüm bu öğretmenlerime karşı oldukça nankörüm.

Çalışmak, sonsuzluğa doğru haşmetle ve vakur bir tevazuyla seyreden hayat kafilesinin içinde kalmak, uyum içinde olmaktır; lanet ya da felaket değil, alın teridir.

Ve deliliğimde hem özgürlüğü hem güvenliği buldum; yalnızlığın özgürlüğü ve anlaşılmazlığın güvenliğini, bizi anlayanlar bizden bir şeyleri tutsak ederler çünkü.

Saatlerin fısıltısı müziğe dönüşür; bir ney gibi olursunuz kalpten çalıştığınız zaman. Ve nedir aşk ile çalışmak? Yar giyecekmiş gibi dokumaktır bir kumaşı, nakış işler gibi kalpten.

Yoksa, ne çiçek açan ne de meyve veren bir ağaç mı olsaydım; çünkü verimli olabilmenin sancısı, kıraç olmaktan ağırdır; ve eli açık zenginin çektiği acı dilencinin sefaletinden beterdir.

Kişinin hayal gücüyle, düşlerinin gerçekleşmesi arasındaki mesafe, yalnızca onun yoğun isteğiyle aşılabilir.neşeli yüreklerle birlikte neşeli şarkılar söyleyen kederli bir kalp ne kadar yücedir.

Dostunuz sizin sevgi ektiğiniz, şükran biçtiğiniz tarladır. Dost size kendi fikrini anlatınca içinizden gelen hayır veya evet’i esirgemeyiniz. Dost susunca, kalbiniz onun kalbini dinlemeye devam etsin.

Anlayışlı olan beni anlayışlı, aptal olan ise aptal bulur. Bence ikisi de haklıdır.evet, bir Nirvana var; o, koyunlarını yeşil bir otlağa yayman da, çocuğunu uyutman da ve şiirinin son dizesini yazmandadır.

Siz çoksunuz, oysa ben tekim. Bana dilediğinizi söyleyin ve yapın. Dişi koyun gecenin karanlığında kurtların avı olabilir.. Fakat kanı, vadinin taşlarında tan ağarıp da güneş yükselene değin duracak!

Doğa, hoşgeldin diyen kollarıyla uzanır bize ve onun kadınsı güzelliğinden haz almaya çağırır bizi; ama biz onun sükunetinden ürker, kalabalık kentlere akın ederiz ve orada tıpkı vahşi bir kurdun önünden kaçışan koyunlar gibi birbirimizi sıkıştırarak yaşarız.

Sevginin kederi şarkılar söyler, bilginin üzüntüsü konuşur, arzunun hüznü fısıldar ve yoksulluğun ıstırabı ağlar. Ama sevgiden daha derin, bilgiden daha yüce, arzudan daha güçlü ve yoksulluktan daha acı bir hüzün vardır. Sessizdir; Gözleri yıldızlar gibi parlar.

Bir adam bir düş gördü ve uyandığında yorumcuya giderek düşünü kendisi için yorumlamasını istedi. Yorumcu adama dedi ki, bana uyanıkken gördüğün düşlerle gel ki anlamlarını söyleyebileyim. Ama uykunun düşleri ne benim bilgeliğime aittir ne de senin imgelemine.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.