İskender Pala Sözleri

0
5345

SAYFA İÇERİĞİ: İskender Pala Sözleri, İskender Pala Alıntıları, İskender Pala Aşk Sözleri, En Güzel İskender Pala Sözleri, Kısa İskender Pala Sözleri, İskender Pala En Güzel Sözleri, İskender Pala Kitap Alıntıları


Güzel sözler sitemizde yazarlarımızda İskender Pala alıntılarına ayırdık. Sayfamızda yer alan sözleri sosyal medya hesaplarınızda yayımlayabilir, mesaj yoluyla sevdiklerinize iletebilirsiniz.


İSKENDER PALA SÖZLERİ ve ALINTILARI

Aşk odur ki gerisi vesairedir…

Asalet; duruluk ve doğruluktur.

İnsan sevgi ile yaşar sevgisiz ölürdü.




Ayak kırıldı mı? Allah kanat ihsan eder.

Ey yolcu…sevgiye yürü ta ki hakikate eresin!

Kendini yücelten alçalır, kendini alçaltan yücelir.

Kim deli olduğunu söylüyorsa elbet akıllıdır…

Ahmağın kalbi dilinde, akıllının dili kalbindedir.

Bütün insanlar doğru olsaydı yiğitliğe lüzum kalmazdı.

Bütün insanlar doğru olsaydı yiğitliğe lüzum kalmazdı.

İnsan, bu dünyaya bir dava için değil bir sevgi için gelebilir.

Tefekkür kalbin kandilidir; o giderse kalp için ışık yok demektir.

Aşk uyumadan önceki son şey, uyandığın zamanki ilk şeydir.




Bildim ki , insan sevinince üzüldüğünden daha şiddetli ağlarmış.

Hak yolda iki yoldaş… Allah onlara üçüncü olsa endişe edilir mi?

Umut ki, insanı en son bırakan cevher ve en kıymetli hazinedir.

Aşk iğnesiyle dikilince bir dikiş, kıyamete kadar sökülmez imiş.

Çokluğun derdi elbet çok olur; yokluk kapısında nefis de yok olur.

Hatıraları unutmak olanaksızsa; hatıralarda unutulmak kader olur.

Sevgilisi olmayan biri,yaşadığını sansa da yürüyen ölüden ibarettir.

Aşk bakmakla güzelleşir, Konuşmakla zenginleşir, Dokunmakla bozulur.

İnsanoğlu için en kutsal ibadet çalışmak, doğruluk ve insan sevgisidir.

Belki de en sevdiğim sakarlığın, gözlerime takılıp yüreğime düşmendi.




Bugün ben burda yarim anda neyler. Tabibim hem nigarım anda neyler.

Her gelen dert bir öncekini unutturuyor, her acı diğerini bastırıyordu.

Evren baştan başa saçının tek bir teline bağlı, ey cihan güzeli, adı leylâ.

Ey Yar Ne kadar uzaklaşırsan uzaklaş ; Yüreğimin dibine kadar yolun var.

Taşın içinde saklı olan ateştir aşk, bir kıvılcım çakınca kuşatır bütün evreni.

Seveni sevmek kolaydır; marifet o sevmediği zaman da onu sevebilmektir.

Evgin gönül denizimde tutuşan bir alev ve denizimde şimdi yangınlar çıkıyor.

İki kişinin birbirini sevmesi, birbirini dost edinmesi,sahip edinmesi demektir.

O’na aşk nedir diye sorsalar, tek bir cevap veremeyecek kadar aşk içindeydi.

Dış yerine içi, suret yerine ruhu sevmek gerekir. Hayat ancak sevgiyle tatlıdır.

Beni evvel öldürmüştün, şimdi geri dönüp geldin. Maktulüne ciğeri mi yandı katilin?

Aşk, gülü dikeniyle avuçlamak; ama kanayan ellerin hesabını gülden sormamaktır.

Bu Allah’ın bize zorla verdiği bir kader değil bizim bizim isteğimiz doğrultusundadır.

Varlığınız çoğaldığı oranda onu hayır yolunda azaltınız ki yolculuklarınız kolay olsun!

Kimileri Gül dediler, ömür boyu güldüler; Kimileri de Gül dediler, Gül uğruna öldüler.

Bağlandığınız zincirin anahtarını ele geçiremiyorsanız, zinciri suçlamaktan vazgeçin!

O an anladım ki insanların birbirine gülmesi nefret, birbirleriyle gülmesi sevgi demekti.

Sevgilinin gözünden akan bir damla, bir erkek için ya hazinedir, ya da hazineyle tartılır.

O benim her şeyim, mahremde sırdaşım, zor günde ayaktaşım, er meydanında yoldaşım.

İskender Pala SözleriMadem Allah’a giden binlerce yol vardı, kim kimin yolunun yanlış olduğunu söyleyebilirdi ki?

Ve unutma, her şafak, elinde fenerle gelen bir hırsız gibidir, ömürleri çalıp götürür. Uyanık dur!

O ki; rüyana gireceğim diye söz verdi. Nice yıllar geçiyor ki bu söz yüzünden gözüme uyku girmedi.

Güzeller Mihriban olmaz demek yanlıştır ey Baki Olur Vallahi Billahi heman yalvarı görsünler.

Şimdi de kelebekler rüyalarında kendilerini sen olarak görebilmek için uykuya dalıyorlar mıdır acaba?

Bir tutsaklıktır başlar, biz doğunca; dünya denir adına. Bir telaş, bir koşturmaca, dursuz duraksız.

Senden dolayı seviyorum seni ey sevgili.. Öyle ki kıskançlığımdan kendi gözümle bile dost değilim…

Her ne ki arıyorsun; aradığın ancak sensin…İyinin de, kötünün de fidanı senin içinde büyür.

Demek ki aşkın azabında bir lezzet vardı ve dertleri zevk edinmeyince aşkın tadı çıkmıyordu.

Aşk… Belki de bin bir başlı bir ırmak, her birinin yolculuğu ayrı, ama hepsinin ulaşmak istediği deniz bir.

İskender Pala SözleriÇünkü canına sevgili isteyenle sevgili için can isteyen arasında hayat yolculuğunun ta kendisi gizlidir.

Her gözyaşının ayrı bir anlamı vardı. Her damlanın hangi zamanda, hangi mekânda, hangi kişiyle paylaşıldığı önemliydi.

Ve ben Kays, çöllerin nadide lotusu Leyla’nın aşıkı, günler ve geceler boyunca dua ettim, bağrıma Leyla yazılsın diye.

O aşk ki, sevgiliden iyilik gördüğünde artmayacak kadar doygun, kötülük gördüğünde de eksilmeyecek kadar sağlamdır.

Ey Aşık! Sevgilinin hasretiyle, seherlerinde âh ederek gözyaşı döktüğün geceler miktarınca, aşkın sana kutlu olsun!

Aşk ayrılığının bir azab olduğunu söylüyor, sonra da azabın ‘a-z-b’ kökünden türediğini, bunun da ‘lezzet’ demek olduğunu söylüyordu.

Çünkü sevgiliye sadakatin özü ve özeti; aşkını sır gibi saklamak, iyilik gördüğünde de, kötülük gördüğünde de bu tavrı değiştirmemektir.

Ey sevgisi kalbimde yer edinen selvi boylu! Senin yüzünü görme bahtiyarlığından ben mahrum iken, o şerefi postacıya mı bağışlasaydım?

Sevdiğimiz insandan bizi sevmesini beklemek yahut yalnız bizi sevenleri sevmek; nihayet kuru bir alışveriş, hatta belki kaba bir değiş tokuştur.

Cennetten uzaklaştırdığı gerekçesiyle aşıkları sevgilinin didarına (yüzüne) bakmaktan alıkoyan kişi bilmiyor ki; aşıkların cenneti sevgilinin yüzüdür.

Doğruluk mu daha büyük meziyettir, yoksa yiğitlik mi? diye sorar, cevap ne olursa olsun, ”Bütün insanlar doğru olsaydı yiğitliğe lüzum kalmazdı!” der.

Ayrılığından dolayı yardım dilenmeye takatim yok senden. Kapında kendini kaybedenlere gıptayla geçen ömrümde bir takate de ihtiyacım kalmadı artık.

Sebep neydi, bütün varlığımın kendisiyle ayakta durduğunu bildiğim, hayatımın en değerli parçasıyla bir göz yumup açıncaya kadar neden ayrılıvermiştik?

Hüzün, bir hazin kelime… Ayrılık gibi, hicran gibi; ama mutluluk gibi de. Bazen bir gözde görürüz onu, bazen bir yüzde. Bazan bulutlarla gelir, bazen lodoslarla.

Çünkü aşk beklenilmez, birdenbire gelir. Aşka tutulan kişinin tavrı o anda başkalaşır, kalbinin ritmi artar, bedeninde fizyolojik değişimler baş gösterir, ne yaptığını bilmez olur.

Aşk, kelimesinin bir anlamıda sarmaşık demek. Nasıl ki bir sarmaşık bir ağacı çepeçevre sarıp, onun dış dünya ile ilişkisini keser ve sardığı ağacı bir süre sonra kurutursa, aşk da öyle.

Sevgi hissedilen bir şeydi, bunu biliyordum; ama bir heyecanın da adı olabilir miydi? Bir kişinin adını duyunca hissedilen bir heyecanın adı?!… Hissedilebilirdi ama tanımlanabilir miydi?

Sen beni sevdiğin, ben de seni sevdiğim için aramızda bir dünya yaratıldı. Ben de sen de bu dünyadaki her şeyi sevdik; her şey de bizi sevdi. Tıpkı âlemdeki her şeyin Allah’ı sevmesi gibi.

Yüce tanrım! Ya ona azıcık merhamet ver, ya bana çokça dayanma gücü. Ya bendeki sevginin birazını ona ver; ya ondaki vurdumduymazlığın birazını bana. Tanrım! ya onu bana ver, ya beni ona.

Gözyaşları ne kadar çok şeye tercümanlık yapıyordu! Damladığı, süzüldüğü, aktığı veya kana dönüştüğü zaman, hep ayrı manaları vardı. Gözyaşları gizli duyguları açığa vuran mektuplar gibiydi.

Zaman bir çizgi… Sonu yok… Başı da olmadığı gibi. Herkese bölüştürüldü bir parçası ezel gününde; acıdan ve sevinçten nakış çizelim, desen işleyelim diye üstüne. Rengi hiç olmadı, tezgâhta hiç dokunmadı.

Ey gönül! Hele şu dünyada adam gibi bir adam yokmuş. Var ise de gönülden anlayan bir sırdaş bulunmuyormuş.Eğer bilge isen, şu dünya için asla gam çekme ve tut ki dünya diye bir şey de zaten yokmuş.

İnsanın en mutlu olduğu anlar; aklın gönül içinde eridiği, yani aşka kendini teslim ettiği anlardır. Aklın gönle teslimiyetini aşk olarak tanımladığımıza göre insanın soyut varlığını aşktan ibaret görebiliriz.

Allah’ın güzelliğini rüyasında görüp ona aşık olan dervişe inanıyoruz da neden sevgilisinin hayaliyle özleme tutulan aşıka inanmıyoruz. Eğer ona inanmayacaksak aşk, surete tapmaktan gayrı ne olur ki?

Bu bir aşktı. Bir güzellikti bu. Güzellik ile aşkın paralellik prizmasıydı. Bu güzellik, cihanı gösteren bir ayna; bu aşk, o aynanın cilasıydı. Güzellik olmasa aşk ortaya çıkmaz; aşk olmasa güzellik yüz göstermez.

Geçip gitmede ömür…Umutlar hep yarın, yarın, yarın! Tükenen zamanı dolduruyor hep kuru kavgalar, boş didişmeler, faydasız gürültüler…Aklını başına al kardeş! Günü, bugün say; ölüm ki kaşla göz arasında; ölüm ki dudakla söz arasındadır.

Gökler sevgiyle dönerler, yıldızlar sevgi sayesinde yerlerinde durabilirler. Tıpkı kalbimizdeki sevgi yıldızları gibi… Bu yüzden dış yerine içi, suret yerine ruhu sevmek gerekir. Hayat ancak sevgiyle tatlıdır ve sevgilisiz dünyada hayat sürmek beyhudedir.

Gerçekten de aşk; karşılıklı oturmak, yüz yüze veya aynı noktaya bakmak, şiir okumak, sevgiliden utanacak kadar terbiyeli davranmak, güzel şeylerden bahsedip gülmek ve asla iffet sınırının ötesine uzanmamaktır. Çünkü aşk; bakmakla güzelleşir, konuşmakla zenginleşir ama dokunmakla bozulur.

Aşk… Gök kubbenin altındaki en gizemli kelimelerden biri. Bilinmeyen… Belki bilindikçe daha da bilinecek renkleri, desenleri ortaya çıkan.Tanımlanamayan… Belki binlerce kez tanımı yapılmış olmasına rağmen tanımlanamayan. Aşk; belki de bin bir başlı ırmak, her birinin yolculuğu ayrı, ama hepsinin ulaşmak istediği deniz bir.

Kimisi bilmem der, bilir; kimisi bilir bilmezlenir. Kimisi bilmediğini bilmez, bilirim der; kimisi bildiğini bilmiyor zanneder. Bilmemeyi bilmekle, bildiğini bilmemek aynı değildir. Kurtulanlar, bilmediğini bilenlerle bildiğini bilmeyenlerdir. Onlar birbirini bilir, birbirinden bilir, birbiriyle bilir. Ben dahi bildim, çünkü aşk işinde âşıkın mâşuka vuslatı cümle âşıklara âşikâr olur.

Burası kalbinin en değerli yeridir. Burada siyah bir nokta vardır. Canın canı, sevenin cananı buradadır. O nokta, kurumuş bir damla kandan ibarettir. Adına sevda denir, siyaha çalan rengi yüzünden ona sevda derler. Bütün tecelli denizleri, bütün aşk ve ihtiras fırtınaları işte o bir damla kanın içinde dalgalanıp çırpınır. Aşırı sevgi bu damlayı tahrip edip dağıtırsa parçaları bütün vücuda dağılır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.