John Verdon Sözleri

1
3888
John Verdon Sözleri

SAYFA İÇERİĞİ: John Verdon Sözleri, John Verdon Sözleri ve Alıntıları, John Verdon Alıntıları, John Verdon Kitap Alıntıları, En Güzel John Verdon Sözleri, Kısa John Verdon Sözleri, John Verdon Sözleri Facebook, John Verdon Sözleri Twitter,  John Verdon Kısa Sözleri, Yazar Sözleri, Yazar Alıntıları, John Verdon Kitap Alıntıları


John Verdon 1942 doğumlu ABD’ li yazardır. Sayfamızda John Verdon sözleri ve kitap alıntılarını bir araya topladık. En Güzel John Verdon sözlerini bulabileceğiniz sayfamızdan beğendiğiniz sözleri sosyal medya hesabınızdan paylaşımda bulunabilirsiniz.


JOHN VERDON SÖZLERİ ve ALINTILARI

Gerçek senin dostundur.

Dikkat her zaman yararlıdır.

Sırlar her zaman talep görür.




Güzel şeyler güzel duyguları tetikler.

Eylemler kelimelerden daha güçlüdür.

Yalnız bir hayat, boşa geçen bir hayattır.

Hayat sana limon veriyorsa limonata yap.

Eğer geri çekilemiyorsan, tam gaz ileri git.

Korkunç şeyler korkunç cezaları gerektirir.

Ego tatmini için verilmiş egosuzluk izlenimi.

İyilik yapmak için hiçbir zaman geç değildir.

Bütün kurbanların masum olması gerekmez.

Unutmak unutmaktır. İsteyerek yapılır mı hiç?




Yanlış sorular sorarsan, yanlış cevaplar alırsın.

İnsanları öldüren silahlar değil, yine insanlardır.

Bir adamın gücü aynı zamanda onun zayıflığıdır.

Sen olumlu düşünürsen çözüm yolu önünde belirir.

Bir şey çok mantıklı, ama tamamen yanlış olabiliyor.

Kötülük usturasının sapı, ağzından daha derin keser.

Kötülük görme, kötülük duyma ve kötülük konuşma.

Şikayet etmek zaman kaybından başka bir şey değil.

Eskiden zaman benimdi, benimken zaman, ne güzeldi.

Çoğu seri katilin zekâ seviyesi ortalamanın üzerindedir.




Tuhaf tesadüflerin genelde çok basit açıklamaları vardır.

Endişenin en iyi ilacı aksiyon, belirsizliğin çaresi de bilgi.

Övülmek her zaman iyi değildir. Her şey kaynağa bağlıdır.

Gösterişin pahalı, yaşamın da ucuz olduğu bir dünyadayız.

Zihnimin de bir kapasitesi var, bazı şeyleri unutabiliyorum.

Yavrusunu korumaya niyetli bir annenin sınırları var mıdır?

Sanki öldürme içgüdüsüyle üreme içgüdüsü iç içe geçmişti.

Hayatta, ölüm ve şüpheden başka kesin olan bir şey yoktur.

Karşısında ne kadar güçlü durursan, çöküşü o derece hızlanır.

Eğer bir şeyin yapılmasını istiyorsan onu meşgul birinden iste.

Tazı sen tasmasını çözmediğin müddetçe tavşanı yakalayamaz.

Hayat kısa. Hepsi bu. Bu üzerinde düşünülmesi gereken bir şey.

İnsan iyiyi, güzeli amaç edinirse, onu kötülükten bile sağlayabilir.

Çıkmaz sokaktan çıkmanın tek bir yolu vardır; aksi yöne gitmektir.

İhmal edilen hayat yolculuğu her zaman sefaletle, acıyla sona erer.

Hayatın amacı diğer insanlara elimizden geldiği kadar yaklaşmaktır.

Bir bedende yaşayan iki insanın verdiğinden daha büyük acı olamaz.

Çoğu kez içimizdeki çalılıklara takıldığımızdan ilerleyemez hale geliriz.

Bize anlatılanlardan çok kendi bulduklarımızın doğru olduğuna inanırız.

Kafasında harcadığı zaman, dünyada harcadığı zamandan daha fazlaydı.

Bazen acının derinliği bize kaybımızın ne kadar büyük olduğunu gösterir.

Hayatlarımızdaki en büyük acı, kabul etmediğimiz hatalarımızdan gelendir.

Muhteşem insanların hep daha iyisini yapmaya çalıştığını fark ettiniz mi hiç?

Eğer gerçekler birbiriyle çelişiyorsa, bu bazılarının gerçek olmadığını gösterir.

Gördüğümüz örnekler, inanmak istediğimiz hikayeler tarafından oluşturulurdu.

Her şeyin hikayesi uzundur. Ama her uzun hikayenin bir kısa versiyonu vardır.

Bizim asıl yapmamız gereken hayatı yaşanabilir kılan olgulara yoğunlaşmaktır.

Dünya üzerinde hiçbir şey kusursuz değildi. Her zaman artılar ve eksiler vardı.

Hiç kimsenin kendi akıl sağlığı ile ilgili güvenilir bir yorum yapma şansı yoktur.

Birbirleriyle çeliştiklerinde gerçeklerin inançlarla mücadele etmesi imkansızdır.

Oysa tek gerçek şu; yeterince uzun yaşarsanız her şeyi, herkesi kaybedersiniz.

İnsanlar kendi kusurlarından ziyade başkalarının hatalarını bulmaktan zevk alır.

Zihindeki bir yılan çalıların arasındaki iki gerçek yılandan daha korkutucu olabilir.

Bazıları sadece bağnazlıklarından nefretlerini yönlendirecekleri birilerini arıyorlar.

İnsanlar, siyah ve beyazı sever. Gri başlarını ağrıtır. Detaylar midelerini bulandırır.

Hayatta mutlu olmak için, parasız yapabileceğin kadar sevebileceğin bir işin olmalı.

Sizinle aynı tarafta olan birinden bilgi almak gibisi yoktur. Hoş bir incelik, değil mi?

İmkânsız olanı elerseniz, elimizde kalan ne kadar mümkün görünmese de doğrudur.

Bir tahmine dayalı hareket etmek risklidir, üç tanesine hareket etmek ise çılgınlıktır.

Bizi en çok üzen kişisel felaketler, içimizden atamayacak kadar güçsüz olduklarımızdır.

Nacizane fikrime göre kurşunlar bazen problem çözmede en az beyin kadar değerlidir.

Hayatta sevgiden daha değerli hiçbir şey yoktur. Önemli olan sadece ve sadece sevgidir.

Genç kuşakların büyük kısmı sanki umursamazlık, tembellik ve basitlik içinde yüzüyordu.

İnsan ne kadar görmezden gelirse gelsin, ölüm kendini fark ettirmenin bir yolunu buluyor.

Hiçbir kemik kırığı haddinden fazla kendine güvenme yanılgısının neden kadar acı veremez.

Bu kadar korkunç bir şey nasıl yapılır? Yani bir insanın yapabileceği pisliklerin hiç sınırı yok mu?

Çünkü modern dünyadaki çoğu insan gerçekte kim olduğuna ilişkin en ufak bir fikre sahip değildi.

Bir erkeğin bir kadına yapma çiçek alması, çiçekli bir duvar kağıdı rulosu hediye etmesiyle aynı şey.

Şans sevdiği bir kavram değildi. Şans, onun nazarında, aptalların kabiliyet yerine koydukları bir şeydi.

Kimse gerçekleri savunmak için canını ortaya koymaz. Ama inançlarını savunmak için seve seve ölürler.

Zihnimiz bizden saklanmaya çalışılan bir bilginin mutlaka doğru olması gerektiği yanılgısına sık sık düşer.

Korkularımızın en büyüğü; karanlıkta, gölgeler arasında sinerek beklediğini hayal ettiklerimizdir.

Bazen kendimizi daha büyük tehlikelerden korumak için korktuğumuz şeyleri yapmak zorunda kalırız.

Bazen geri kalan her şey çökünce günahkarlar bile tek çıkış yolu olan dürüstlüğe sığınmak zorunda kalırlar.

Gerçekte yaşamadığımız, bize başkalarının anlattığı şeyler bir süre sonra kendi yaşadığımız anılar haline gelir.

Eğer ne için orada durduğunu anlamayı başaramadıysan, yolunda duran kayayı asla yerinden kaldırma.

Karşımızda avaz avaz bağıran değil, ama sakin bir sesle öfkesini aktaran adam bizim kanımızı dondurur.

Bu gökyüzüne yazı yazmaya benziyor. Hava açıkken, yazı okunaklı… Biraz rüzgar çıkınca, anlaşılması imkansız.

Bir hortumun merkezindeki girdaba benzer bu boşluğu daha önce de hissetmişti içine her şeyi çeken bir boşluk.

Bir hedefe ulaşmak için dış engellerden ziyade iç engelleri, gereksiz düşünceleri, duygusal itirazları aşmak gerekir.

İyi adamlara, kötü adamlar iyi adamlara bilmek istediklerini anlatsınlar diye yalan söylemeyi öğretiyorum.

Her karışıklık gücü elinde tutan birilerinin işine yarar. Ve bu öyle bir karmaşadır ki, kimse bunu düşünmek istemez.

Herkes haklı olduğu düşünülsün ister, ruhsal bozuklukları olanlar bile, belki de özellikle ruhsal bozukluğu olanlar.

Hiçbir şey, insanı geçmişiyle başa çıkabileceği düşüncesinin yanılgı olduğunu anlaması kadar savunmasız hale getirmiyor.

Belki de değişimler çok yavaş gerçekleştiğinde, ciddi bir boyuta gelene kadar beyin tarafından algılanmıyorlardı.

Bazen korkmak iyidir. Doğru şeylerden korkmak bizim geçmişte yapılan yanlışlara olan korkumuzu yenmemizi sağlar.

Hedefinizi, sizin hakkınızda bir şeyler keşfettiğine dair inandırın. Ancak o zaman sizi gerçekten tanıdığına ikna olacaktır.

Masum çocukların ölümleri dokunaklı bir hadise olarak kabul edilebilir belki. Ama onların masum olduklarını kim söylüyor ki?

Suç, uyum için acı veren bir açlıktır. İnsanın şiddet duygusunu karşılama, dengesini, tutarlılığını yerine getirme ihtiyacıdır.

Korku karanlıkta büyür. Kapıyı biraz aralık bırak yeter. Bırak kapının ardında başka neler olabileceğini o düşünüp, endişelensin.

Hikayelere çok düşkünüz. Onlara inanma ihtiyacı taşıyoruz. Ve ne oluyor biliyor musun? Bu inanma ihtiyacı seni bataklığa sürüklüyor.

Deneyimlerine göre bir insan, bir karar için iki sebepten bahsediyorsa, üçüncü bir sebep vardı, o da gerçek sebebin saklanıyor olması.

Ama her araştırmada tek bir hedef vardır. Ve sizin haşarınız da ulaştığınız her sonucu bu asıl, nihai hedefe ulaşmak için kullanmanızda yatar.

Yaz artık yaşlanan bir aktör misali sahnelerden çekilmeye hazırlanırken, sonbahar, tıpkı bir ölü kaldırıcısı gibi, rüzgarların arasına sinmiş, bekliyordu.

İnsan ne kadar görmezden gelirse gelsin, ölüm kendini fark ettirmenin bir yolunu buluyor. Hislerinin arasına, bodrum dairesine sızan su gibi sızıyor.

Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğuna inanmak sonradan yanlış çıksa bile bunu göz ardı edip sonradan bu bağlantının olduğunu keşfetmekten iyidir.

Kafamda o kadar çok şüphe var ki.Neredeyse her türlü konuda şüphe doluyum.Ama bu şüphe dolu olmakla birini suçlamak arasında çok fark vardır.

İnsanların kendileri hakkında anlattıkları öyküler baştan aşağı gerçek dışı olma ihtimali taşırlar. Oysa onlar hakkında kendi bulduğumuz şeyler bize gerçek gibi gelir.

Suç, bir gerçek olarak yanlış bir şey yapmanın kişisel sorumluluğu olacaktır. Duygu olarak suçluluk, insanın yapmaması gereken bir şeyi yaptığı zaman hissettiği rahatsızlıktır.

Kendi keşfettiğine inandığı şeylere çok daha sıkı sarılır insan. Eğer hedefin senin bilmesini istemediğin şeyleri bildiğine inanırsa bunları zerre kadar kuşku duymadan benimseyecektir.

1 YORUM

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.