Nazım Hikmet Ran Sözleri

1
10007
Nazım Hikmet Ran Sözleri

SAYFA İÇERİĞİ: Nazım Hikmet Ran, Nazım Hikmet Ran Sözleri, Kısa Nazım Hikmet Ran Sözleri, En Güzel Nazım Hikmet Ran Sözleri, Nazım Hikmet, Nazım Hikmet Sözleri, Nazım Hikmet En Güzel Sözleri, Nazım Hikmet Sözleri 2020, Kısa Nazım Hikmet Sözleri, Nazım Hikmet Sözleri Facebook, Nazım Hikmet Kimdir?, Nazım Hikmet Kısa Sözleri, Nazım Hikmet Sözleri 2020, Etkileyici Nazım Hikmet Sözleri 


Sayfamızda ”Mavi Gözlü Dev” olarak tanınan Nazım Hikmet Ran sözlerinden bir kısmını bir araya getirdik. Paylaştığımız sözlerden beğendiklerinizi sosyal medya hesaplarınızdan paylaşabilir , beğendiğiniz sözleri ekleyebilirsiniz. Görüş, öneri ve eleştirilerinizi yorum bölümünden ekleyerek bize ulaştırabilirsiniz.


NAZIM HİKMET RAN SÖZLERİ

Nabzını boşlukta sayan bir gece.

Pamuk gibiydi bembeyazdı ekmek.

Bence sen de şimdi herkes gibisin.




Cebimde yoktu! Yüreğimden verdim.

Özlemin azı çoğu olmaz, ağırdır işte.

Giderayak işlerim var bitirilecek, giderayak.

Ölüm kendinden önce bana yalnızlığını yolla.

Biz başka severdik.O yüzden başka sevemedi…

İnsan birisiyle yaşlanmalı, birisi yüzünden değil!

Hiçbir korkuya benzemez halkını satanın korkusu.

Ben Türk dillinin şairiyim. Hayatımı buna adadım.

İçimde mis kokulu kızıl bir gül gibi duruyor zaman.

İçimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti.




Gece gelen telgraf dört heceden ibaretti: vefat etti.

Anlamaya başlıyorum, inanmayı yitirmek pahasına.

Ve gayrısı mesela benim on sene yatmam laf-ı güzaftır.

İnsanların kanatları yok, insanların kanatları yüreklerinde. 

Gitmek” sadece bir eylemdir. ”Unutmak” ise koca bir devrim.

Önemli olan zamana bırakmak değil, zamanla bırakmamaktır.

Yürekli bir kadının başı, yüreksiz bir erkeğin omzuna ağır gelir.

Yazılarım otuz-kırk dilde basılır, Türkiye’mde Türkçemle yasak!

O bensizliği göze aldıysa, Ben onsuzluktan birşey kaybetmem.

Ya ölü yıldızlara götüreceğiz hayatı, ya da ölüm inecek yeryüzüne.




Dost uğruna ölmek kolay.Fakat uğruna ölebilecek dost bulmak zor.

Geçtim putların ormanından baltalayarak, ne de kolay yıkılıyorlardı.

Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya.

İki şey var ancak ölümle unutulur, anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü.

Pişman değilim yaşadıklarımdan, öfkem belki de yaşayamadıklarımdan.

Kelebek misalidir aşk; anlamayana ömrü günlük, anlayana bir ömürlük!

Yalnızlık insanlara çok şey öğretmiştir.Ama sen gitme, ben cahil kalayım.

Dost uğrunda ölmek kolay, fakat uğrunda ölünecek dostu bulmak zordur.

Yaşamak ümitli bir iştir, sevgilim.Yaşamak: Seni sevmek gibi ciddi bir iştir.

Umuda bin kurşun sıksa da ölüm, unutma! Umuda kurşun işlemez gülüm.

Şair başarılı olmak için, yapıtlarında maddi yaşamı aydınlatmak zorundadır.

Sen benim sarhoşluğumsun, ne ayıldım, ne ayılabilirim, ne ayılmak isterim!

Evet. Belki umudum kalmadı geleceğimden; ama asla pişman değilim geçmişimden.

Antepliler silahşor olur, uçan turnayı gözünden, kaçan tavşanı ard ayağından vururlar.

Tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da, hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Kim bilir. Masalınızın kahramanı, başka bir hikâyenin figüranı olmaya gitmiştir belki de.

Dörtnala gelip uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim.

Bu göl İznik gölüdür. Durgundur. Karanlıktır. Derindir. Bir kuyu suyu gibi içindedir dağların.

Ne kadar seviyorsun dersen; o kadar işte. Tavanı kadar sokağın ve dibi kadar cehennemin…

Ne ben sana kızarım, ne de zatın zahmet edip bana küssün. Artık seninle biz, düşman bile değiliz.

Benim kelime hazinem çok geniştir, derdim. Senin bir kelimene yetemedim; git, ne demekti sevgilim?

Pişman değilim! Sadece dön bak arkana; ne için, nelerden vazgeçtin? Neler dururken, sen neyi seçtin.

Bazen önemli olmamalı gidecek olan ya da gelmeyen. Çünkü bazen, başlaman gerekir her şeye yeniden.

Biz; ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelim. Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda…

Gelinler aynada saçını tarar, aynanın içinde birini arar. Elbet böyle sizi de aradılar. Gelinlere kıymayın efendiler.

Gerçek yaşamdan kaçan ve onunla bağıntısız konuları işleyen kimse, saman gibi anlamsızca yanmaya yargılıdır. 

O, yalnız ağaran tanyerini görüyor ben, geceyi de sen, yalnız geceyi görüyorsun, ben ağaran tanyerini de.

Sevmek, sevdiğin kişiyle birlikte olmak değildir unutma! Çünkü aşk; onunla yaşamak değil, onu yaşamaktır aslında.

Ben hem kendimden bahseden şiirler yazmak istiyorum, hem bir tek insana, hem milyonlara seslenen şiirler.

Sevdiğin müddetçe ve sevebildiğin kadar, sevdiğine her şeyini verdiğin müddetçe ve verebildiğin kadar gençsin.

Artık ne geri gelmeni beklerim ne de ben gelirim. Nasılsa ben bir şey kaybetmedim, sen bensizliği seçtin. Karar senin.

Dövüşebilirim, doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum her şey için, herkes için, yaşım başım buna engel değil.

Hani derler ya ben sensiz yaşayamam diye, ben onlardan değilim. Ben sensiz de yaşarım. Ama seninle bir başka yaşarım.

Her gelen sevmez ve hiçbir seven gitmez unutma. Bil ki; giden dönüyorsa sevdiğinden değil, kaybettiğindendir aslında!

Sebebi ne seni bir bıçak yarası gibi hatırlamamın? Sen böyle uzakken senin sesini duyup, yerimden fırlamamın sebebi ne?

Gökyüzünde atomlu tek bulut kalmayıncaya kadar, malı mülkü, aklı fikri, canı neyi varsa verebilmeli büyük hürriyete şiirlerimiz.

Yolunu beklerken daha dün gece, kaçıyorum bugün senden gizlice. Kalbime baktım da işte iyice; anladım ki sen de herkes gibisin!

Hapşurduğumda; çok yaşa, iyi yaşa yerine benimle yaşa deseydi keşke. Bende; sen de gör değil de, emrin olur deseydim sessizce.

Kadınlarımızın yüzü acılarımızın kitabıdır. Acılarımız, ayıplarımız ve döktüğümüz kan karasabanlar gibi çizer kadınların yüzünü.

Aşk, bazen gitmekle kalmak arasında verdiğin en büyük savaştır. Sevmeyenin aklı, gerçekten sevenin kalbi kazanır bu savaşı.

Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini.

Büsbütün unuttum seni eminim, maziye karıştı şimdi yeminim, kalbimde senin için… Yok bile kinim, bence sen de şimdi herkes gibisin.

Ellerine dokunmak isterim, dokunamam arkasından camın. Ben bir şaşkın seyircisiyim gülüm, alacakaranlığımda oynadığım dramın.

Topraktan öğrenip kitapsız bilendir. Hoca Nasreddin gibi ağlayan, Bayburtlu Zihni gibi gülendir. Ferhat’tır. Kerem’dir. Ve Keloğlan’dır. 

Matematik, sibernetik, fizik, müzik, tüm bunlar, eninde sonunda, sadece, insanlar şiir okumayı öğrensinler ve anlasınlar diye gereklidir.

Vicdanla birlikte, şeref ararım ben sevdiklerimde. Her zaman doğru değildir elbet seçimlerim; zaman gelir, şerefsizleri de severim.

Ve aynı ihtirasla tekrar ediyorum yine. Onlar ki; toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar. Korkak, cesur, cahil ve çocukturlar.

Yapraklara dallara, yeşillere, allara, nice nice yıllara gülüm, nice nice yıllara. Yaprak dala, al yeşile yaraşır, gayri bundan böyle vermem seni ellere.

Yağmur yağıyordu boyuna. Sözü onlar alıp dediler ona: daha pazar kurulmadı kurulacak. Esen rüzgâr durulmadı durulacak. Boynu daha vurulmadı vurulacak.

Memleketim: Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya, kurşun kubbeler ve fabrika bacaları benim o kendi kendinden bile gizleyerek sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.

66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali. www.incesoz.com Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira. Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.

1 YORUM

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.