SAYFA İÇERİĞİ: Ömer Hayyam Sözleri, Ömer Hayyam Alıntıları, Ömer Hayyam Rubaileri, En Güzel Ömer Hayyam Sözleri, Kısa Ömer Hayyam Sözleri, Uzun Ömer Hayyam Sözleri, Ömer Hayyam En Güzel Sözleri
Güzel sözler sitemizde Ömer Hayyam sözleri ve alıntıları bir araya getirilmiştir. Sayfamızda yer alan sözleri sosyal medya hesabınızda yayımlayabilir, mesaj yoluyla sevdiklerinize iletebilirsiniz.
ÖMER HAYYAM SÖZLERİ
Adalet evrenin ruhudur.
Bir kerpiçim de olsa, satar yine şarap içerim.
Uyan! Uyumak için önümüzde sonsuzluk var.
Tanrım niye ekşi ayranı edersin helal de şarabi haram.
Bir geldi mi ağır ölüm uykusu.. Biter bu dünyanın dedikodusu.
Hayat kısa insanoğlu! Kesildikçe biten otlar gibi yeşermeyeceksin bir daha.
Okunu attı mı ölüm, siperler boşuna; o şatafatlar, altınlar, gümüşler boşuna.
Ayrılığın özlemin her şeyin bir hazzı var, seni anlamak da güzel, seni beklemek kadar.
Ey sevginin sırlarından habersiz yaşayanlar, bilin ki tüm varlığın baş kaynağı sevgidir, sevgi.
Ey özünün sırlarına akıl ermeyen; suçumuza, duamıza önem vermeyen; günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık; umudumu rahmetine bağlamışım ben.
Geçmiş olan dünden hiç yâd etme, yarın da gelmemişken feryat etme, düşünme geleceği de geçmişi de, şimdi şen ol da yaşamı berbat etme.
Bir elde kadeh, bir elde Kuran; bir helaldir işimiz, bir haram. Şu yarım yamalak dünyada ne tam kâfiriz, ne tam Müslüman.
Yaşamanın sırlarını bileydin ölümün sırlarını da çözerdin. Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok: yarın, akılsız, neyi bileceksin.
Var mı daha ağır yük zamanı çekmek kadar. Yaşama sebebimsin, su kadar, ekmek kadar. Ayrılığın özlemin her şeyin bir hazzı var. Seni anlamak da güzel, seni beklemek kadar.
Sen içmiyorsan, içenleri kınama bari bırak aldatmacayı, ikiyüzlülükleri; şarap içmem diye övünüyorsun, ama yediğin haltlar yanında şarap nedir ki?
İçin temiz olmadıktan sonra hacı hoca olmuşsun; kaç para! Hırka; tespih; post; seccade güzel ama tanrı kanar mı bunlara?
Cennette huriler varmış, kara gözlü; içkinin de ordaymış en güzeli. Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz: bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili.
Dünyayı yeniden yarataydı, yaratırken de beni yanında tutaydı ; derdim : ‘ya benim adımı sil defterinden,ya da benim dilediğimce yarat dünyayı.
Dünyada akla değer veren yok madem, aklı az olanın parası çok madem, getir şu şarabı, alsın aklımızı, belki böyle beğenir bizi el âlem!
Yarım somunun var mı? Bir ufak da evin? Kimselerin kulu kölesi değil misin? Kimsenin sırtından geçindiğin de yok ya? Keyfine bak:en hoş dünyası olan sensin..
Aşk ki gerçek değilse, tutkusu olmaz. Ateşi köze döner, kokusu olmaz. Aşık olan gün, gece, ay ve yıl yanar; güneş, ışık, rahat ve uykusu olmaz.
Hayyam.demiş ki! Ben haram ile helalı karıştırmam.. Dost ile içilen ‘rakı’ helaldir, ‘puşt’ ile içilen su bile haram.
Ne bilginler geldi, neler buldular! Mumlar gibi dünyaya ışık saldılar. Hangisi yarıp geçti bu karanlığı? Birer masal söyleyip uyuya kaldılar.
Girme şu alçakların hizmetine, konma sinek gibi pislik üstüne. İki günde bir somun ye, ne olur! Yüreğinin kanını iç de boyun eğme.
Dünya üç beş bilgisizin elinde; onlarca her bilgi kendilerinde. Üzülme; eşek eşeği beğenir; hayır var sana ‘kötü’ demelerinde.
Bahtımın kökü yeşerip dal budak da verse eğretidir bu ömür diye giydiğin elbise; mıhları gevşek bir gölgeliktir beden çadırı, pek dayanma sakin ne kadar sağlam da görünse.
Dal goncayı bir sabah açılmış buldu, gül melteme bir masal deyip savruldu, dünyada vefasızlığa bak; on günde bir gül yetişip, açıp, solup kayboldu.
Sevgiyle yoğrulmamışsa yüreğin tekkede, manastırda eremezsin. Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada cennetin cehennemin üstündesin.
Orucumu yiyorsam ramazanda , mübarek aydan habersizim sanma. Çileden gece oluyor da gündüzüm, sahura kalkıyorum gün ortasında.
Seni aramaktan dünyanın başı dertte; zengine de göründüğün yok, fakire de; sen konuşursun da biz sağır mıyız yoksa hep kör müyüz, sen varsın da görünürde.
Benim halimden haber sorarsan, bir çift sözüm var sana, yürekten: sevginle gireceğim toprağa, sevginle çıkacağım topraktan.
Senden benden önce de vardı bu gün bu gece felek dönüp durmadaydı hep bu gördüğünce usulca baş toptağa, çünkü bastığın yer bir güzelin gözbebeğiydi beş on yıl önce.
Kim demiş haram nedir bilmez Hayyam. Ben haramla helali karıştırmam. Seninle içilen şarap helaldir, sensiz içilen su bile haram.
Her ağızda bir yemin artık, sakin ha inanmayınız. Biri bir şey mi söyledi; söze değil söyleyene bakınız.
Bizim şarap içmemiz ne keyfimizden, ne dine, edebe aykırı gitmemizden, bir an geçmek istiyoruz kendimizden, içip içip sarhoş olmamız bu yüzden.
Cehennemi gerçekten bilmek mi istersin? Dünyada cehennem, ehil olmayanla konuşmandır.
Akıl bu kadehi övdükçe över; alnından sevgiyle öptükçe öper; zaman ustaysa bu canım nesneyi hem yapar hem kırıp bin parça eder.
Ezel avcısı bir yem koydu oltasına bir canlı avladı adem dedi adına iyi kötü ne varsa yapan kendisiyken tutar suçu yükler kendinden başkasına.
Gün doğarken sabah horozları niçin acı acı bağrışırlar, bilir misin? Tan yerini gösterip derler ki sana: bir geçen geçti gidiyor; sen nerdesin?
Ezeli sırları ne sen bilirsin ne de ben. Bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben. Perde ardında sen ben dedikodusu var amma, Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben.
Güçlü olduğuna inandırdın beni; bol bol da verdin bana vereceklerini. Yüz yıl günah işleyip bilmek isterim; günahlar mı sonsuz, senin rahmetin mi.
İnsan yiyeceksiz, giyeceksiz edemez, bunlar için didinmene bir şey denmez. Ondan ötesi ha olmuş, ha olmamış, bu güzelim ömrünü satmaya değmez.
Gül yanaklı sevgiliyi saramaz insan yüreğine diken batmadan, vurulmadan. Kim bir güzelin saçına dokunabilmiş tarak gibi dış dış, didik didik olmadan?
Sen nesin, varlık nedir, nerden bileceksin? Dünyan esen yel üstüne kurulmuş senin. İki yokluk arasında bir varlık seninki: hiçlik ne varsa çevrende, sen de bir hiçsin.
Denize düşüp kaybolan şu damlası toprağa karışan toz zerresi nedir bu dünyaya gelip gidişimizin manası fena bir böcek işte, bugün var yarın yok.
Sevdiğini mertçe seven kişi, pervane gibi özler ateşi. Sevip de yanmaktan korkanın masal anlatmaktır bütün işi.
Can o güzel yüzüne vurgun, neyleyim; gönül tatlı diline tutkun, neyleyim; can da, gönül de sır incileriyle dolu; ama dile kilit vurmuşsun, neyleyim.
Felek ne cömert ne aşağılık insanlara! Han hamam, dolap değirmen, hep onlara. Kendini satmayan adama ekmek yok; sen gel de yuh çekme böylesi dünyaya!
Yıllar günler gibi geçti gider; nerede o eski dertler, sevinçler? Belaya aldırmaz aklı olan, bu da her şey gibi geçer, der.
Bir yürek ki yanmaz yürek denir mi ona, sevmek haram yüreğinde ateş olmayana bir günü sevgisiz geçirdinse yazık, en boş geçen günün o gündür inan bana.
Her sabah yeni bir gün doğarken, bir gün de eksilir ömürden; her şafak bir hırsız gibidir elinde bir fenerle gelen.
Bu zamanda az dostun olsun, daha iyi! Herkesle uzaktan hoş beş edip geçmeli, can gözünü açınca görüyor ki insan; en büyük düşmanıymış en çok güvendiği. Yalan mı?
Sen sofusun, hep dinden dem vurursun, bana da sapık, dinsiz der durursun. Peki, ben ne görünüyorsam oyum. Ya sen ne görünüyorsan o musun?
Dert içinde sevinci bul da yaşa; haksız düzende haklı ol da yaşa; sonu nasıl olsa yokluk dünyanın, varından yoğundan kurtul da yaşa.
Niceleri geldi, neler istediler, sonunda dünyayı bırakıp gittiler. Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi? O gidenler de hep senin gibiydiler.
Gören göze güzel, çirkin hepsi bir; âşıklara cennet, cehennem, hepsi bir; ermiş ha çul giymiş, ha atlas; yün yastık, taş yastık, seven başa hepsi bir.
Bir kalp ki onun sevmesi aldanması yok tutkunluğu yok, bir güzele yanması yok bin kez yazık olsun sevgisiz yüreğe aşksız geçecek günlerin faydası yok.
Vefasız dünya diye yakınıp durma; dünya elindeyken tadını çıkarsana! Herkese vefalı olsaydı dünya sıra mı gelirdi senin yaşamana?
Yaşamanı akla uydurman gerekir, ama bilmezsin akla uygun olan nedir; bereket eli çabuktur zaman ustanın, başına vura vura sana da öğretir.
Bir çember çizilse merkezinde ben, kenarında sen. Sen döndükçe beni; ben döndükçe seni görsem. Öyle bir an gelse ki; yarıçap sıfır olsa.
Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok. Sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok. Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok…
”Gül yanaklı sevgiliyi saramaz insan yüreğine diken batmadan, vurulmadan. Kim bir güzelin saçına dokunabilmiş tarak gibi dış dış, didik didik olmadan?
Hayat yangın gibidir. Yoldan gecenin unuttuğu alevler, rüzgârın önüne katıp savurduğu küller; işte bir insan ömrü gelip geçmiştir.
Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş! Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş! Şu durmadan kurulup dağılan evrende bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
Ya sırtımıza alıp taşıyoruz, ya ayağımızın altına alıp çiğniyoruz, öğrenemedik bir türlü yan yana yürümeyi.
İki günde bir somun geçiyorsa eline soğuk suyu da olursa bir kırık testide niçin kendinden kötüsüne kul olur insan, ne diye girer kendi gibisinin hizmetine?
Cennette huriler varmış, kara gözlü; içkinin de ordaymış en güzeli. Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz: bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili.
Ne diyebilirim ki sana, varlığın sırları saklı senden, benden; bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben. Bizim ki perde arkasında dedikodu; bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben.
”Herkes, gönlünce bir yol arıyor kendine. Kimi arayışı sürdürmekte, kimi bulduğundan emin. Ama bir gün, bir ses haykıracak göklerden, herkesin yolu kendine varır, arama başka yerde.
Bilmem, tanrım, beni yaratırken neydi niyetin, bana cenneti mi, cehennemi mi nasip ettin; bir kadeh, bir güzel, bir çalgı bir de yeşil çimen bunlar benim olsun, veresiye cennet de senin.
Durmadan kurulup dağılan bu yerde hiç bir dost arama. ..güvenilir bir sığınak, hiç! . Bırak acı yüreğinde konaklasın olmaza çare arama.. Kimse sana gülmeden şen acıya gülümse, yaşamana bak!
Eğer her şeyini kaybetmişsen ve cebinde bir ekmek alacak kadar paran kalmışsa, git kendine bir demet menekşe al ve ruhunu besle. Bence bu çok anlamlıdır ve kişinin öncelikle ruhunu beslemesi lazım.
Akılla bir konuşmam oldu dün gece, sana soracaklarım var dedim? Sen ki her bilginin temelisin, bana yol göstermelisin. Yaşamaktan bezdim, ne yapsam.? Bir kaç yıl daha katlan dedi. Nedir dedim bu yaşamak? Bir düş dedi ; bir kaç görüntü. Evi barkı olmak nedir dedim.? Biraz keyfetmek için, yıllar yılı dert çekmek dedi. Bu zorbalar ne biçim adamlar dedim? Kurt, köpek, çakal, makal, dedi. Ne dersin bu adamlara dedim.? Yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi. Benim bu deli gönlüm dedim, ne zaman akıllanacak? Biraz daha kulağı burkulunca dedi. Hayyam’ ın bu sözlerine ne dersin dedim.? Dizmiş alt alta sözleri ; hoşbeş etmiş derim dedi.
Tanrım niye ekşi ayranı edersin helal de şarabi haram.