Refik Halid Karay Sözleri

0
4219
Refik Halid Karay Sözleri

SAYFA İÇERİĞİ: Refik Halid Karay Sözleri, Refik Halid Karay Sözleri ve Alıntıları, Refik Halid Karay Alıntıları, Refik Halid Karay Kitap Alıntıları, Alıntı Sözler, Kitap Alıntıları, En Güzel Refik Halid Karay Sözleri, Refik Halid Karay Kısa Sözleri, Kısa Refik Halid Karay Sözleri,


Türk edebiyatının önemli kalemlerinden olan Refik Halid Karay  1888-1965 yılları arasında yaşamış Türk yazardır. Sayfamızda Refik Halid Karay sözleri ve kitap alıntılarını bir araya toparladık. Beğeninize sunduğumuz Refik Halid Karay sözlerini sosyal medya hesabınızdan yayımlayabilir, mesaj yoluyla sevdiklerinize ulaştırabilirsiniz. 


REFİK HALİD KARAY SÖZLERİ VE KİTAP ALINTILARI

Dünyanın kuyruğu uzundur.

Olmuş, olacak her işe vakıftır.

Büyük başın ağrısı büyük olur.




Aşk bir çeşit ruh hastalığıdır.

İnsanı yaşı değil, yaşadıkları büyütürmüş.

Kar, yeni kürkümün üstünde ne güzel durur!

Geçmiş zaman olur ki hayali bin cihan değer.

İçki ve ikbal korkağı cesur, cesuru küstah eder.

Küçük hesapların yer aldığı aşk küçük bir aşktır.

Yazgımız, sanıldığından fazla, yüzlerimizden okunur.

Şam’da azılı bir Arapçılık şımarıklığı hüküm sürüyor.

Kadın eliyle açılan gönül yarasını yine bir kadın eli sarar.

İnsan başkalarını aldatma idmanını önce kendinde yapar.




Bir çiçekle bahar olmaz, derler. Aşk baharı tek çiçekle olur...

Rüya nedir? Kafamızın, ölmediğini anlatan nefes alış değil mi?

Tek ayna icat edilmemiştir ki kadına ‘sende iş kalmadı’ desin.

Oyuncak insan yavrusunun ilk kitabıdır; hayat dersi aldığı ilk kitap…

İyi insan olmak istersek, önce kötü insan olduğumuzu anlamalıyız.

Yalnız bizim değil, çok defa her milletin aklı başına sonradan gelir.

Tek taraflı bir aşktan ruh temizliği ve sağlığıyla çıkabilmek ne zor!

Adalet nerede hesap sorarsa, merhamet orada haklarını kaybeder.

Taç koyacağız derler, külahını kaparlar; dost görünürler, ciğerini yakarlar.

İçinden ”Ne tuhaf, diyor, insanın yüreği de meğerse dişleri gibi kamaşırmış




Müzik sesin,şiir sözün renkleşmesidir. Fikir renkleşmeden güzel sanat olamaz.

Bütün bildiğimiz hayvanların içinde en ihtiyatsız ve en ibret almazı insandır.

Güzele ne yakışmaz? Çiçek bozuğu bile… Halbuki çirkine çiçek bile yakışmaz.

Evlenmeyenlerin bin bir kusuru,zaafı vardır;bunlardan biri de fazla hassasiyetleridir.

O derece madde tarafı güzel bir mahluka Allah nasıl da çürük, iğrenç bir ruh vermiş.

Sonunda çok eziyet çekmemek için büyük zevklerden mahrum kalmayı tercih ederim.

Tatlı lafa yine ökse gibi tutulursun, seyran, diye yola çıkar yine zindanlara sokulursun!

İnsanız, bütün bildiğimiz hayvanların içinde en sakınmasızı ve en ders almazı insandır.

Gönül kocamaz derler; halbuki rahatını kaçırmamak istediği gün ,gönül kocamış sayılır.

Sarı gözlü papatyalardan siyah gözlü kızıl gelinciklere kadar coşkun bir kır manzarası.

Sevmek, sevdiğinin saadetinden zevk almak, onun saadetini kendi öz saadeti yapmaktır.

Parasız kalmanın dehşetini duymamış adamlar, harp ateşini tatmamış askerlere benzerler.

Buz gibi bu oda ! Kaloriferi bir şey sanırdık;şimdi demir sobalı ufak odamızın kadrini anladık.

Medeniyetin birinci vazifesi çocuğun dudağına tebessüm kondurmaktır; gam düşürmek değil!

Hayvanları aldatmak niçin güçtür? Bizim en aldatıcı vasıtamızdan, sözden anlamadıkları için!

Kadını parası için alacak adam, avucunu açarken gözünü kapamak lazım geldiğini bilmelidir.

Ağır başlı ve ciddi görünmek,bunu bir onur meselesi yapmak da bir ayrılık zamanı psikolojisidir.

Ora siyasetinde merak vermek itibar kazanmanın yoludur ve olduğu gibi görünenin ömrü kısadır.

Mesuliyet ve ceza talep ederken, mükâfatlandırılacak hareketleri de açıklamak doğru olmaz mı?

Gözyaşları arasındaki sevinç,kuşkusuz,mutluluğun en derinini ve en çok hak kazanılmışını gösterir.

Çok zenginlerin öyle kaprisleri olur ki, en acayip Hint ve Çin dinlerinin hurafelerini geride bırakır.

Boşuna eşref mahlukuz diye böbürlenmeyiniz. Ey insanlar, Allah size bir değirmi kuyruğu bile çok gördü!

Kadın kendi başına ne gül goncasıdır, ne de diken. Koklamasını bilirsen gül, tutmasını bilmezsen diken olur.

Sen sadece sevilmeyi seviyorsun. Tek taraflı aşk, tek kürekli kayık gibidir; bulunduğun yerde dönüp durursun, engine açılamazsın.

İnsan başkasından ziyade kendini aldatmaya uğraşan bir mahluktur; herkesten önce nefsine karşı yalan söylemekle vaktini geçirir.

Bu kadınlar sevdiler veya sevdiklerini zannettiler mi çok defa merhametli oluşlarından dolayı,yufka yürekliliklerinin belasını uğrarlardı.

Hangi yaşta, ne halde olursa olsun ayna, kadına teselli veren sözler söyler; kendisini aynada tamamıyla çirkin veya geçmiş gören kadın var mıdır?

Evet, sakın aldanma, inanma, kanma; bu dünya hile, hud’a dünyası. .. Evvela çoban görünüp başa geçiyorlar, sonra kurt olup sürüyü yutuyorlar.

Cennette zevki kanıksamanız, cehennemde ezayı benimsemeniz mümkündür; en hoş geçireceğiniz devir, zannederim araftır. Ben şimdi oradayım.

Kadın, bazı erkek beyinleri için hakikaten anlaşılmaz bir denklemdir; bazıları için ise ezberlenmesi kolay bir çarpım cetvelinden başka bir şey değildir.

Başkalarını aldatmaya alıştığımız için bazı defa kendimizi başkası yerine koyar, kafamızın sesiyle konuşarak kendimizi de aldatmaya çalışırız.

Dünyanın en becerikli ve örgütlü gizli polisini yetiştiren İngilizler için, başka milletlerin haber alma örgütü tapon maldan, gülünç bir taklidden başka bir şey değildir.

Yolculuk ederken önüne gelenle konuşup ahbap olmak,kadınlara sokulmak,çocuklarla oynaşmak,ihtiyarlarla dertleşmek ve her şeye alaka göstermek isteyenler vardır.

Kıskançlığın temelini kendisini üzmek, işkenceye sokmak meyli teşkil eder. Kıskançlar, kıskanacak vesileleri dört gözle ararlar ve beklerler. Kıskançlık üzüntüsünden zevk, hatta şehvet duyarlar.

Vücudumuzun elbiseye olan ihtiyacından fazla hissiyatımızın örtüye ihtiyacı vardır. Aksi gibi ben bu cihette de, hissiyat örtüsüzlüğünde de elbiseden daha züğürdüm; göğsümü kapayım derken sırtım açılıyor.

İkbal sarhoşu en çabuk ayılan bir sarhoştur. Masa başındaki koltuğunu altından çeker çekmez süt dökmüş kediye, sarığı alınmış hocaya, karaya vurmuş balığa, gerdeğe girmiş alığa veya zifaf odasından çıkmış hadıma döner, sünepeleşir.

Bütün ömürlerini netice vermeyen davalar arkasında büyük ümitlerle koşa didişe geçirip nihayet umduklarını bulamadan meyus yıkılıp ölen adamlar gibi buraya nihayet tırmananlar da hiç şüphesiz arayıp beklediklerini bulamamaktan ileri gelme bir kederle düşüp kalmışlardı.

İnsanlar, yalnız kendi mutluluklarını iyice duymak için, başkalarının felaketinin arar, ve bencilliklerinin böyle bazı çeşitlerine erdem adı vererek mesela ‘ahlak’ sayarlar. Halbuki, bunun aslı, başkasının felaketinden duyulan vahşi zevk, kendisini ondan mutlu görmek için hazırlanmış garip bir delildir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.