Stefan Zweig Sözleri

1
13792
Stefan Zweig Sözleri

SAYFA İÇERİĞİ: Stefan Zweig Sözleri, Stefan Zweig Alıntıları, Stefan Zweig Sözleri ve Alıntıları, Stefan Zweig Kitap Alıntıları, En Güzel Stefan Zweig Sözleri, Stefan Zweig Kısa Sözleri, Kısa Stefan Zweig Sözleri, Stefan Zweig En Güzel Sözleri


Stefan Zweig 1881 Avusturyalı doğumlu romancı, oyun yazarı, gazeteci ve biyografi yazarıdır. Sayfamızda Stefan Zweig sözleri ve kitap alıntılarını bir araya toparlamaya çalıştık. Sayfamızda yer alan sözleri sosyal medya hesaplarınızdan yayımlayabilir, görüş ve önerileriniz için yorum bölümünden bizlere ulaşabilirsiniz.


STEFAN ZWEİG SÖZLERİ ve KİTAP ALINTILARI

Cahillik, daima bakidir.

Huzur yalnızca toprağın altındadır.

İnsan kendi kendisiyle yapayalnızdır.




Beden sakin olursa, akıl daha iyi çalışır.

Karşı durmayan herkes suç ortağı demektir.

Tokluk da açlıktan daha az kışkırtıcı değildir.

Savunmak yerine bütün gücünüzle saldırın!

Vicdan hatırladıkça hiç bir suç unutulmaz.

Dar karenin içinde özel ustalar yaratır satranç.

Bir topluluk ne kadar berraksa, o kadar iyidir.

Yazgı hep güçlülerden ve zorbalardan yanadır.

Yarın, ne kadar yakın ve ne kadar sonsuzca uzaktı.

Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi.




İçte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır.

Satranç aşk gibidir. Tek başına daha az eğlencelidir.

Hiçbir şey zekayı tutkulu bir kuşku kadar bileyemez.

Aşk, tedbirden yoksundur; düşünmez, sadece hayal eder.

Belli bir amacı olmayan her şey bir yanılgıdan ibarettir.

Güvenin şartı samimiyettir, kayıtsız şartsız samimiyet.

Şanssızlık, insanı alıngan; sürekli acı ise adaletsiz kılar.

En içten sevgiler bile karşılık görmeyince sönüp gider.

Hayat,nazik ve devasadır,anaç ve kadınsıdır,sevgi doludur.

İnsanları yargılamaktansa onları anlamayı tercih ederim.




Yaşlanmak, artık geçmişten korkmamaktan başka nedir ki.

Dizginleyemediğimiz alevin tövbesi, alevleri de içinde eritir.

Büyük dehalar düzeni, daha küçükler ise insani olanı kurar.

Zaten yaşlanmak da gençlikten artık korkmamak demektir.

Dünyayı değiştiremiyorsan dünyanı değiştirirsin. Hepsi bu.

Öfke insanı yalnız kötü yapmaz, gözlemleri de keskinleştirir.

Ahlaken zayıf olanların her zaman bir mazereti vardır zaten.

Değerli olan her zaman için gerçeğin yarısı değil,tamamıdır.

Mutsuzluk insanı kırılgan, sürekli ızdırap ise dar kafalı yapar.

Karakteri sağlam insanlar için utanç verici bir ölüm yoktur.

İnsanları mahkum etmektense, anlamak beni daha mutlu kılar.

İnsan her şeyden kaçar ama, kendinden hiç bir zaman kaçamaz.

Büyük insanlar daima itilir, dışlanır ve yalnızlığa mahkum edilir.

Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.

İnsan gençken yalnızca başkalarının hastalanıp öleceğini düşünür.

Aşk sessizliktir, huzurlu bir sessizlik, dindiren soğuk bir özlemdir.

Üç beş budala siyasetçinin yıktığını onarmak için on yıllar yetmez.

Ruhu çoktan ölmüştü, geriye öldürülecek yalnızca bedeni kalmıştı.

İnsanların ihtiraslarından bu dünyada yalnızca ölüler kurtulurdu.

Etle ruh arasında çatışan sonsuz beşeri uyuşmazlık asla yatışmaz.

İnsanın elinde kalan tek hak, canı istediği biçimde geberebilmektir.

Elması parçalayabilirsiniz, inceltebilirsiniz, ama içine giremezsiniz.

İnsanlar her zaman kendilerine en yabancı olan şeye hayran olurlar.

Mantığı kadına ne söylerse söylesin, hisleri ona gerçeği anlatacaktır.

İnsanlar her zaman kendilerine en yabancı olan şeye hayran olurlar.

Yalnızca hayat mücadelesinde tutunabilenler, sağ kalabilenler haklıdır.

Yaşam olağanüstü şeyleri sever fakat mucizeye gelince cimrilik eder.

Ve insan, ölümün gölgesi üzerine düşmüşse eğer, artık yalan söylemez.

İnsanın utanması bakışlarla çarmıha gerilir ve sözcüklerle kırbaçlanır.

Her şey gibi zamanda tarihin ölçüsüyle değil kendi ölçüsüyle düşünür.

Bir insan kendini sınırladığı ölçüde sonsuzluğa da yaklaşmış demektir.

Hep iki yüzlü davranmak, düşündüklerini hep saklamak ne korkunç şey!

Yaratıcı, erkeklere gerçekten her şeyin zıddını arayan bir tabiat vermiştir.

Başkaları söz konusu olduğunda insan her zaman çok akıllı ve çok nesneldir.

Siyah olan ben, beyaz olan ben’in yapacağı her hamleyi heyecanla bekliyordu.

Çünkü bir insan kendini sınırladığı ölçüde sonsuzluğa da yaklaşmış demektir.

Halkı eğitip gençlere bir şeyler öğretecek yerde yaşayan sözcükleri sakatlıyorlar.

Bizim için rahatlık, keyif yoktur, bizler sırtımızdaki yükü mezara kadar taşırız.

Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek birşeyi yoktur artık.

Hayal gücü adı verilen şey insanların çoğunda az da olsa keskinliğini yitirmiştir.

Silah, fiziksel açıdan güçsüz olanların kendilerini güvende hissetmelerini sağlar.

Hiçbir şey küçük yaşta kurulan bir hayalin gerçekleşmesinden daha güçlü olamaz.

Din sadece nesnelerin birbiriyle ilişki içerisine koyulduğu belli bir ilişki biçimidir.

Hazlar bizim için yaratılmış değildir; biz sırtımızdaki yükü mezera kadar taşıyacağız.

Satrançta kendine karşı oynamak, kendi gölgenin üstünden atlamak gibi bir çelişkidir.

Ruhunu geniş tutmasını erken öğrenebilmiş kişi, sonraları dünyaya içine sığdırılabilir.

Vazgeçilen şey artık öylesine kaybolmuştur ki, acı olarak hissettirir kendini ve acı verir.

Öfke insanda yalnızca kötümser değil aynı zamanda eleştirici bir kişilik oluşturuyordu.

İçimdeki bir şey haklı çıkmak istiyordu ve savaşabildiğim tek şey içimdeki bu öteki ben’di.

Eğer bir şeyi yapmakta tereddütleriniz varsa, kaçamak yollar her zaman daha çekici gelir.

Zaman içinde olup bitenler, onlara katılmayı reddettiğin sürece, senin karşında güçsüzdür.

Herkesin bu derece birbirine benzediği bir toplumda, yalnızca anormalliğin bir değeri vardır.

Bu dünyada yoksul insanın hep ezilen, aşağılanan, kurban edilen insan olduğunu biliyordum.

Gücüne güvenerek savaş hazırlığına başlayanlar, silahlanana kadar hep barıştan söz ederler.

Ölümünden sorumlu olduğum tek bir insan bile olsaydı, bunun hesabını vicdanıma veremezdim.

Ama dediğim gibi bütün acılar korkaktır. Yaşama karşı duyulan aşırı arzu karşısında acı geriler.

Bitkinlik ve çaresizliğin insan bedeninde bu denli ifade bulduğunu daha önce hiç tanık olmamıştım.

Tek bir cesur insanın başarısından, tüm bir kuşağa yetecek şevk ve cesaret doğar; bu daima böyledir.

Yardım etmek için de bu duyguya ihtiyacınız vardı, karşınızdakinin size ihtiyacı olduğu duygusuna.

Büyük insanlar hayranlık duyar; ama belli bir mesafeden; çünkü yakınlığın iyi olmadığını düşünürler.

Hiçbir düşünce, tek başına gerçekliğin bütününü oluşturamaz; ama her insan, başlı başına bir gerçektir.

Özgürlüğün yolu; tüm dünyaya karşı tek başına kalmak bile olsa, kendi inancına bağlı kalmaktan geçer.

İnsan kendinden bir şey verdiği zaman yükselir, başkalarının acılarına merhamet duymakla zenginleşir.

Fedakarlık ederek yüksel, başkalarının kaderiyle hemhal olarak her acıyı paylaşarak ruhunu zenginleştir!

Ölmüş olan biri artık hiçbir şey istemez, sevilmeyi de, kendisine acınmasını da, teselli edilmeyi de istemez.

Bir mucizenin gerçekleşmesi için tek bir insanın buna kesinlikle inanması ve girişimlerde bulunması gerekir.

Satrancın çekiciliği tek bir şeyden kaynaklanır; stratejinin farklı beyinlerde farklı biçimlerde gelişmesinden.

Kendine belli bir hedef saptamayan akıl, kendi kendisini yitirir. Her yerde olmak isteyen, hiçbir yerde olamaz.

İnsana mutluluk kadar sağlık katan bir şey yoktur ve en büyük mutluluk da bir başka insanı mutlu etmektir.

Savaşa hazırlanan bütün diktatörler, hazırlıklarını bütünüyle tamamlayıncaya kadar sürekli barıştan söz ederler.

Çocuklar hastalanmakla gururlanırlar, çünkü bunun ailelerinin gözünde önemlerini iki katına çıkarttığını bilirler.

Merhamet duygusunu dizginlemeyi bilmek gerek; yoksa, ilgisizlikten de kötü sonuçlar verebilir, daha zararlı olabilir.

İnsanların geçmişte kalan her şeyin hep bir hata ve ileriye bir hazırlıktan ibaret olduğunu sanmaları genel bir delilik hali.

Düşüncelerini kafa tutarak, buyruklar vererek ortaya koyanlar, akıldan yana güçsüz olduklarını her zaman belli ederler.

Dünyada bir şeyi yarım söylemek ya da yarım bırakmak kadar kötü bir şey yoktur. Her kötülük bu yarım işlerden çıkar.

İktidar hırslıları için düşünce ve fikir değil, sadece güç önemlidir, onurları değil, sadece ele geçirecekleri ganimet önemlidir.

Uyruk olmaktan bir türlü kurtulamayan insanlar, verilen buyruklara hep boyun eğerler, yazgının çağrısına kulak asmazlar.

Çevremdeki korkunç hiçliğin beni boğmaması için, kendimi siyah ve beyaza bölmeyi en azından denemek durumunda kaldım.

Kendini hiçbir dogmaya adamayan, hiçbir taraftan yana olmayan özgür ve bağımsız düşünüre, yeryüzünün hiçbir yerinde vatan yoktur.

Suskunluğun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir dalgıç gibi yaşıyordu insan, bütün yalnızlar gibi özgür ve bütün özgürler gibi yalnız.

Kişi sadece ve sadece kafasından geçenlerin peşinden gittiği; yaşamından bir inanç, inancından bir yaşam yaptığı sürece etkili olabilir.

İnsanı çıldırtana kadar boşlukta dönüp duran hep aynı düşüncelerin insanı nasıl yiyip bitirdiğini ve yıktığını kimse kimseye anlatamaz.

Kendini hiçbir doğmaya adamayan ve hiçbir taraftan yana olmayan özgür ve bağımsız düşünüre, yeryüzünün hiçbir yerinde vatan yoktur.

Küçük, basit insanlar, kendileri gibi aynı kadere boyun eğenlere alçak gönüllü bir özgürlüğü hoş görmezler de, bir prense koca bir serveti hoş görürler.

Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler, bekler. Şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız. Yalnız.

Bize hiçbir şey yapmadılar, bizi tümüyle hiçliğin içine yerleştirdiler çünkü bilindiği gibi yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapmaz.

Yüreği hep yaşadığı anın içinde kayboluyordu, gerçeği söylerken yalan söylüyor, kandırmak isterken dürüst davranıyordu; tek bildiği, ne hissettiğiydi.

Bir erkek açısından bir kadının çehresini yitirmek çok daha kolaydır, zira geçen yılların o çehrede yarattığı değişiklikler ışık ve gölge oyunu gibidir.

Akıl her zaman yalnızca düzenleyici bir güçtür; ama hiçbir zaman tek başına yaratıcı bir güç değildir; asıl üretici yan, gerçekten de hep bir deliliğin varlığını şart kılar.

Daima kaba kuvvetin galip geldiği adaletsiz ve gaddar bir dünyada adil kişi, bulunduğu yerden kopup Tanrı’ya yönelmekten başka ne yapabilirdi ki?

İnsanoğlunun düşünüp bulduğu oyunlar arasında, rastlantının her türlü despotluğuna karşı koyan ve zafer kupalarını yalnızca akla ya da daha çok tinsel yeteneğin belirli bir biçimine veren tek oyun.

Kişi birine haksızlık ettiği zaman, zarar uğrayanın da basit, bir noktada da olsa yanlış yaptığını veya haksız davrandığını saptamaya ya da bu şekilde kendini kandırmaya uğraşır ve bundan gizemli bir hoşnutluk duyar.

1 YORUM

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.