Yaşar Kemal Sözleri

0
7026

SAYFA İÇERİĞİ: Yaşar Kemal Sözleri, En Güzel Yaşar Kemal Sözleri, Yaşar Kemal Kitap Sözleri, Yaşar Kemal Alıntıları, Yaşar Kemal Sözleri ve Alıntıları, Yaşar Kemal Sözleri Facebook, Yaşar Kemal Kısa Sözleri, Yazarlar ve Sözleri, Yazarlar ve Kitap Alıntıları


Sayfamızda senaryo, öykü ve roman yazarı olan, edebiyatın usta ismi Yaşar Kemal’e ait sözler ve kitap alıntıları yer almaktadır. En güzel Yaşar Kemal sözlerinin yer aldığı sayfamızdan sosyal medya aracılığıyla paylaşımda bulunabilir, mesaj yoluyla sevdiklerinize iletebilirsiniz. Sayfamıza katkılarınızı bekliyoruz.


EN GÜZEL YAŞAR KEMAL SÖZLERİ

İnsan, düşleri öldüğü gün ölür.

İnsan çürümedikçe, şiir çürümez.

Düşünmek, kişiliği olmak demektir.




İçimde bir şey var… Anlaşılmaz… Bir acı… Bir yara…

Düşünmek en küçük anlamda, var olmak demektir.

El eli yıkar, elde döner yüzü yıkar.

Hayat, umutsuzlukdan umut yaratmaktır.

İnsanlık oldum olası kan içinde yüzüyor.

İnsanoğlu umutsuzluktan umut yaratandır.

İnsan soyu canavar olmuş da bizim haberimiz yok.

Demir olsam çürürdüm, toprak oldumda dayandım.

Ateşi yandıran kavdır. Demiri dövdüren tavdır.

Çekemeyenlere bakma fikirler hep ayrı olur. Hiçbir aşkı sözle yıkma, söz yarası ağır olur.




Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir, barıştır.

İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.

Sende bu korku, bende bu doğruluk varken biz bir araya gelemeyiz.

Dünyada her şey olmak kolay ama insan olmak zor.

Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmayıpta içine gömüldü müydü, sonu felakettir.

Zulmün artsın ki çabuk zeval bulasın. Anadolu da zalimler için böyle derler.

İnsan, evrende gölgesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar.

İnsan her şeye alışıyor, her şeyi kanıksıyor, işkenceyi, ölüm korkusunu bile.

Sen aleviyle yakan bir güneş ki şahane. Ben ışığa ulaşmaya çalışan bir pervane…

Türküler tıpkı kırk bin yıl su altında kalmış, yıkanmış, cilalanmış çakıl taşı gibidir.




İnsan anadan yiğit doğmaz, insanı hem yürekli, hem de korkak yapan görgüsü ve aklıdır.

Kitaplarımı okuyanlar yoksullarla birlik olsunlar, yoksulluk bütün insanlığın utancıdır.

Umutsuzluk tutsaklığın gıdasıdır. Umutsuzluk köleliğin anasıdır. Umutsuzluk yüreğin yıkımıdır.

Yalnız duyan yaşar sözü derler ki doğrudur; “Yalnız duyan çeker”derim en doğru söz budur…

O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık.

Bütün savaşlar insanlığın da, hayvanlığın da yüz karası. Geçmiş gelecek bütün savaşlar da yüz karası.

Hem uyduruyorlar, uydurduklarını bile bile, az sonra da uydurduklarını gerçeğe çevirip inanıyorlardı.

Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım.

Kendimi bildim bileli zulüm görenlerle, hakkı yenenlerle, sömürülenlerle, acı çekenlerle, yoksullarla birlikteyim.

Belki bir yerlerde,bir köşelerde kuş alıp salıverecek kadar yüreği yufka birkaç insan kalmıştır,kim bilir belki.

Dağın öte yüzü güneşe bakıyormuş çocuklar.  De hadi davranın, Güneşle sohbetimiz var. Geç kalmayalım…

Dünyada boş olan, işe yaramaz olan hiçbir şey yok. Uğraşmak haktır. Savaşmak haktır. Dövüşmek, boş olmaz, haktır.

Dünyanın ucunda bir gül açmış, efil efil esen yele merhaba. Karanlığın sonu bir ulu şafak, sarp kayadan geçen yele merhaba.

O insana güvenmeyen, bu insana güvenmeyen, her insanda bir kötülük gören, insanı insan saymayan insan değil piçtir yavrum.

İnsanları sözleriyle değil, hareketleriyle ölç! Ondan sonra da arkadaş olabileceğin insanı seç. İpin ucunu bir verirsen ellerine yandığın günün resmidir.

Günün birinde İstanbul’un tarihi yazılırsa, kuş satıcılarından mutlaka bahsedilmesi gerekir, onlar olmadan İstanbul’un tarihi çok yavan olur.

Yaşar Kemal SözleriDünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır, bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir. Kendi iyiliğine de baş kaldır.

Karanlığı yığıyor yığıyor yığıyor. Ama böyle kurşun geçmez bir karanlıklar yığıyor. Arkasından birdenbire bir ışık patlatıyor Dostoyevski.

Yaratıcılıklarını yitirmiş insanlar barış yapamazlar. Çünkü barış zor ve insanların kolay kolay tadına varamadıkları bir yaşam biçimidir.

Bizi düşünmeye alıştırmamışlar. Üstelik de düşünmeyelim diye ellerinden geleni yapmışlar. Düşünmeye çalışanları da hep öldürmüşler.

Bir hüner bir kişide varsa her insanda da var demektir. Yeter ki merak et, yürekten merak et, insanoğlunun elinden hiçbir şeyin kurtuluşu yoktur.

Gülümse bitsin karanlık, Gülümse karamsarları şaşırt, Gülümse güller açsın yüzünde, Gülümsemenle yayılsın ışık, Dünyayı ısıtmasan da güneş gibi.

Roman bir laboratuvar değildir. Her yönüyle insan gerçeğine biraz daha, biraz daha ulaşabilmektir.

Dünya onbinlerce çiçekli bir kültür bahçesidir; her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparılması bir rengin, bir kokunun yok olmasıdır. Tek dile, tek renge kalmış bir dünya hapı yutmuştur.

Bir dil bulacağız her şeye varan, Bir şeyleri anlatabilen, Böyle dilsiz, böyle düşmanca, böyle bölük pörçük dolaşmayacağız bu dünyada.

Bir toplum, hoşgörüsü kadar güçlü, sağlam, haklıdır. Zulmü kadar zalim, zayıftır. Irkçılık ise en korkunç hastalıktır.

Bozulmuş bir edebiyat sağlıksız bir toplumun ürünüdür. Bir toplum bütünüyle edebiyatına yansır. Edebiyat en etkili sanat olduğuna göre toplumdaki bozulmalara, yabancılaşmalara karşı da savaşım vermeli.

Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o bahçe güzel olmaz. Sen, ben, o varız diye güzel bu bahçe. Koparma farklı çiçekleri, kalsın renkleriyle kokularıyla…

Küreselleşme ‘tek tip insan’ yetiştiriyor bugün. Oysa dünya on binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir; her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparılması bir rengin, bir kokunun yok olmasıdır. Tek dile, tek renge kalmış bir dünya hapı yutmuştur”. Bu felâketin önlenmesi için ‘demokrasi’den başka çare de yok.

Şu insanlar, şu dünyada var oldukça her şeye akıl erdirecekler, kartalın uçuşuna, karıncanın yuvasına, ayın, günün doğuşuna, batışına, ölüme, kalıma, her şeye akıl sır erdirecekler. Karanlığa ışığa, her şeye, her şeye akıl erdirecekler, tek insanoğluna güçleri yetmeyecek. Onun sırrına ulaşamayacaklar.

Belki kuşlar çok derin, eski bir içgüdüyle buraya, o zaman kesilmiş olacak olan şu ulu çınarın üstüne, göğüne uğrayacaklar, bir an duraklayıp bir şeyler arayacak, bir şeyleri anımsamaya çalışacak, beton yığını evlerin üstünde küme küme dolaşacak, konacak bir yer bulamayıp bir uzak keder gibi başlarını alıp çekip gidecekler.

Eğer bir insanda azıcık insanlık varsa yalan söylemez. Dedikodu yapmaz. Dedikoduyla bir insanı vurmak, küçültmek insanlıktan çıkmış, bozulmuş, çürümüş, elinden hiçbir şey gelmeyen, elinden hiçbir şey gelmediğini kabul edecek kadar düşkünlemiş bir insanın karıdır. Bu duruma gelmiş bir insanı karşına almak onun durumuna düşmek olur.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.