SAYFA İÇERİĞİ: En Güzel Serkan Özel Sözleri, Serkan Özel Sözleri ve Alıntıları, En Güzel Serkan Özel Sözleri ve Alıntıları, En Güzel Serkan Özel Sözleri Facebook, Serkan Özel Alıntıları
Güzel sözler sitemizin bu sayfasında yazarlarımızdan Serkan Özel’e ait sözler ve alıntılara yer vermekteyiz. Sayfamızda yer alan sözlerden beğendiklerinizi sosyal medya hesabınızdan yayımlayabilir mesaj yoluyla sevdiklerinize ulaştırabilirsiniz.
EN GÜZEL SERKAN ÖZEL SÖZLERİ
Gözyaşı acının ıslak imzasıdır.
Konu yara olunca, kapanmıyor.
Benim gibi güzel sevemezler seni.
Yüreğin çok kalabalıktı ses etmedim.
Tutsağın değildim. Tutsaydın senindim.
Mutluluk bir espriydi. Ve biz hiç gülmedik.
Ağlamak; anlatamamanın başucu kitabıdır.
Ömrüme ödevsin, yaza yaza bitiremediğim.
Hayatın bize verdiği en güzel umut, ‘Yarındır’.
Sana varayım derken, kendimden kaçıyorum.
Kimisi duracağı yeri, kimisi de haddini bilmez.
Öyle sustum ki, artık söz konusu bile değilsin.
Ve ben seni, içimden atamaya bile kıyamadım.
Bir anlatım bozukluğusun, susarak düzelttiğim.
O; sona doğru yaşardı hayatı, bense ona doğru.
Her insanın ezberinde tuttuğu bir yalnızlık vardır.
Belki de aşk alnımıza yazılmış en yanlış reçetedir.
Demem o ki şiirin en güzeli gözlerinden okunuyor.
Daralan vakit olsa da, sıkışan her zaman vicdandır.
Bu gitmek, bizi değil seni bitirecek. Haberin olsun.
Çünkü böyledir aşk! O gözlerini kaçırır, sense aklını.
Sesini unutmamak için, hayatı duymazdan geliyorum.
En çok da çayın demlisini, aşkın da senlisini seviyorum.
Serkan Özel Sözleri
Aşkı yanlış yerde aradığın için doğru insanı kaybediyorsun.
Seninle bir dal papatya olsak ve hiç kopmasak? Ne dersin?
İnsan hiç, bir yalanı özler mi? Ben, özlüyorum işte gözlerini.
Zaafım yok, ama ne zaman aklıma gelsen aşka inanıyorum.
Paylaşmak güzeldir derler. Benimle bir hayatı paylaşır mısın?
Ardından ölmedim ölmesine de, yaşamayı da hiç denemedim.
Şiir kadar güzel bir kadını makyajlı kelimelerle kandıramazsın.
Tek başına çok kalabalık bu dünya, benimle yalnız kalır mısın?
Ne zaman seni anlatmaya kalksam, tüm harfler içime oturuyor.
Baktım yaza yaza bitecek gibi değilsin, bitire bitire yazdım seni.
Korkuyorum. Yeniden sevmekten değil, benzerine yenilmekten.
Sana çay yapsam, benimle ömrüm soğuyana kadar kalır mısın?
Bırakma beni, ezberinde tut! Gerekirse yine ez ama berinde tut!
Sen benim en güzel hatamdın. Ve ben hatamla hiç yüzleşemedim.
Sana özel bir durum değil, ben adam olmayan herkesi unutuyorum.
Ellerimi ovuşunu çok severdim. Ama ellerin oluşunu hiç sevmedim.
Gelecek diye bir şey yok. Gelmeyecek olan ne varsa, onu sevdik biz.
Gelecek diye bir şey yok. Gelmeyecek olan ne varsa, onu sevdik biz.
Rüyalarıma gelemeyecek kadar uzaksın, ve uyutmayacak kadar yakın.
Kural basit! Karakteri oturmamış olanı, yüreğine buyur etmeyeceksin.
Gidiyorsun! Peki öyleyse, varınca ara. Nerede kaldığımı merak ederim.
Gözünün yaşına bakmam artık. Çünkü bakarsam, tekrar severim seni.
Söylesene; beni kaybedecek kadar kimi, neyi kazanmak için gidiyordun?
Ve sen öyle bir gittin ki; önce yediğimin tadı, sonra da sevdiğimin adı battı.
Ve aşk öyle bir ateştir ki; sırf o üşümesin diye kendi canını yakar durursun.
Özlemek, ölüme sıra sıra giden insanların arasında sıraya kaynamak gibidir.
Kimisi değer görmeyi hak ederken, kimisi de gördüğü değeri bile mahveder.
Gözlerin çocukluğuma inmek gibiydi, belki de o yüzden inandım her masalına.
Ayağım kaysa ve gamze çukuruna düşsem, benim üstüme gülücük atar mısın?
Seni seven çok özledi de kendine. Çünkü ben çok özlemiş olacağım geldiğinde.
Herkesin acısı kendine büyük’ derler. Peki ya herkes olmanın acısına ne derler?
Aşk bu gözün bir kere onu gördü mü görmen gerekenleri de görmezden geliyorsun.
O’na yalanlar söyleyip gitme diyebilirdim. Lakin O’nun doğrusu buydu, Ben bitmeliydim.
Serkan Özel Alıntıları
Üzülme prenses belki de mutluluk seni hak edecek kadar güzel olmadığı içindir bu acılar.
Ama yine de benim seni sevdiğim kadar kimse tarafından bu kadar güzel sevilmeyeceksin.
Sen yoksun ya; kuşların sesi kesildi, bugünümden ömür eksildi, deniz bile dalgasını geçti buralarda.
Aklımın sokaklarında beraber yürürdük onunla. O başkasına giderdi, ben kendime gelemezdim.
Kırılmıştım, dokunsan dağılacaktım üzülmüştüm, sorsan ağlayacaktım sevmiştim, sevsen anlayacaktın.
Oysa bu hayat sınavında aşk sorusunun cevabı bendim. Boş bıraktın ve benden geçemeden bende kaldın.
Ardına bakmadan, ardında neleri bıraktığını fark edemeden, ardında kalanı hiç düşünmeden gitmeyi tercih etti.
Gökyüzüm sende kaldı. Sen başkalarına yağdıkça ben üşüdüm. Ben üşüdükçe, sen başkalarına doğdun.
Zaman elverseydi unuturdum seni diyemem sevgili. Bilirsin, yokluğunda bile zamana tutunarak aldatmadım seni.
Rüzgarı ardına alıp yalanlara yürümek kolay, önemli olan, fırtınanın yüzüne vurduğu gerçeklerde gözünü açabilmektir.
Ben çok severken gidersen, kendimden geçerim. Ama çok sevdiğine inandırıp da gidersen, inan o zaman senden bile vazgeçerim.
Çünkü biliyorum ki özünü koruyamayan insanlar ancak bir hikayede söz konusu olurlar.
Söz ömrümle karşılarım tüm mutluluk masrafları.
Peki ya senin, beni hatırlatacak bir şey çıkmıyor mu senin karşına? Ki ben ardından öyle çok yarım kalmışken, yarım kalan hiç mi gelmiyor aklına? Gelmiyorum değil mi?
Keşke şimdi yanımda olsaydın. Dar sokaklara tüm dünyayı sığdırırdık, el ele yürüyerek. Anıları biraz daha eskitirdik, her yeni güne her şeye rağmen hala beraberiz diyerek.
Unutamadım. Geleceğe dair umut da bağlamadım. Çünkü sen bana bi hiç uğruna her şeyden vazgeçmeyi, vazgeçtikten sonra da her şey içinde bi hiç bile olamamayı öğrettin.
Anladık zaman durmuyorsun, durmuyorsun da neden hep geçerken O’na uğruyorsun? Önce aklıma söz verdim. Dedi: ”Vazgeç bu sevdadan vazgeç.” O sırada gözlerim lafımı yaşla kesti. Dedi: Çok geç, çok geç.
Tut ellerimden ve hiç kimsenin olmadı bir yere gidelim seninle. Hayallerimizi tekrar kurmak için, yarınlara beraber uyanmak için ve gidecek yerimiz kalmadığında birbirimizde kalmak zorunda olduğumuz için. Kimseler de olmasın yanımızda.
Zordur çünkü gözlerinin rengini yaşlarla unutmak. Bunu giden bilmez, kalan bilir ancak. Sahi, kaç kuruş eder ki bir aşkta hiç olmak? Kaç mutluluk tablosu eskitmek gerekir siyah olduğunu unutmaya çalışmak? Ya da kaç dua gerektirir kederi kaderden saymak?