Franz Kafka Sözleri

0
6060
Franz Kafka Sözleri

SAYFA İÇERİĞİ: Franz Kafka, Franz Kafka Sözleri, Franz Kafka Sözleri ve Alıntıları, Franz Kafka Alıntıları, Franz Kafka Özlü Sözleri, Franz Kafka Etkileyici Sözleri, En Güzel Franz Kafka Sözleri, Etkileyici Franz Kafka Sözleri, 


Sayfamızda modern dünya edebiyatının ikonik ve özgün yazarlarından Franz Kafya’ya ait sözleri ve alıntıları bir araya getirmeye çalıştık. Sayfamızda yer alan Çek yazar Franz Kafka’ya ait sözleri sosyal medya hesabınızdan yayımlayabilir sevdiklerinize mesaj yoluyla iletebilirsiniz. Sizlerde Franz Kafka’ya ait sözlerden beğendiklerinizi yorum bölümünden bizlere ulaştırarak yayımlanmasını sağlayabilirsiniz.


FRANZ KAFKA SÖZLERİ

Nasıl yaşanırsa, öyle ölünür.

Bir kafes, kuş aramaya çıkmış.

İyi, bir bakıma rahatsızlık vericidir.




Sen benim için her şeyin ölçütüydün.

Kendimden başka hiçbir eksiğim yok.

Soğuk kibirden zerre kadar akıl çıkmaz.

Sen ödevsin. Ama görünürde öğrenci yok.

Ama bütün dumanların altında ateş vardır.

Bilgeliğin başladığına ilk işaret ölmek isteğidir.

Sonsuzluk olsam bile kendimin içinde çok darım.

Gerçek düşmandan sınırsız bir cesaret akar içinize.

Bir dayanak olmaktan çıkınca özgürleşir ruh ancak.

En kötüsü de sahip olmadığın şeylere, ait olmandır.




Paltomu bile taşımakta zorlanırken dünyayı nasıl taşırım.

Bir kitap, içimizdeki donmuş denize inen balta gibi olmalı.

Her şeye rağmen senin yanında kendimi iyi hissediyorum.

Aylar sonra ilk defa gözlerim bir işe yarayacak seni görerek.

Ölümün olduğu bu dünyada hiçbir şey ciddi değildir aslında.

Aylaklık bütün kötülüklerin kaynağı, bütün erdemlerin tacıdır.

Hedef var, ama yol yok; yol dediğimiz şey tereddütten ibaret.

Seninle dünya arasındaki bir kavgada dünya üzerine bahse gir.

İnsan aslında sahip olduklarının bilincinde olmayan bir kapitalist.

Kitap, içimizdeki donmuş denizi kıran bir balta olmak zorundadır.




Gözlerinizden, geçmiştekinden çok gelecekteki bir savaş okunuyor.

Ev halkını koruyan Tanrıya inanmaktan daha keyif veren ne olabilir!

Bir hedef var, ama yol yok; bizim yol dediğimiz şey, bir duraksamadır.

Mümkün olduğunca az üzül ki beni de mümkün olduğunca az üzmüş ol.

Yüreğimin kuytusunda birazcık küslük bulunsun size karşı dengeyi sağlar.

Kötüye bir kere kapılarını açmaya gör, kendisine inanılmasını beklemez artık.

Mantık istediği kadar sarsılmaz olsun, yaşamak isteyen bir adama direnemez.

Umut olmasına var. Sınırsız denecek kadar çok umut var. Ama bizim için değil.

Franz Kafka SözleriDünya yeterince kötü, insanlar da bu kötülüğü ellerinden geldiğince arttırıyorlar.

Kendini insanlığa bakarak sına. Şüphe edeni şüpheye, inananı inanca götürür bu.

Adaletin hareket etmemesi gerekiyor, aksi halde terazi sallanır ve doğru ölçemez.

İstasyonda bana bakan yüzünü düşündüm, unutamayacağım bir doğa olayıydı bu.

Bu değerbilmezliğe, dünyanın değerbilmez oluşuna karşı koymak mümkün değildi.

Kendini insanlığa bakarak sına. Şüphe edenin şüphesini, inananın inancını besler bu.

Belirli bir noktadan sonra artık geriye dönüş yoktur. İşte bu noktaya erişmek gerekir.

Bence istediğin zaman yalnız kalabilmek mutluluğun en önemli nedenlerinden biridir.

Franz Kafka SözleriOlumsuz davranışlarda bulunmak bizden istenir, olumlu davranışlar ise zaten bizimdir.

İnsan aynı anda iki şey olabilir: Dostunun güzel bir rüyası ve kendi korkunç gerçekliği.

Mutluluk başınızın üstünde dolaşıyordu, ama siz onu çekip aşağı almayı beceremediniz.

Bastığın yerin iki ayağının kapladığından daha büyük olamayacağını anlamaktır mutluluk.

Şeytanları tarafından işkence edilen insan farkında bile olmadan öcünü en yakınından alır.

Eğer bir hedefiniz varsa ama ona ulaşma yolunu göremiyorsanız, o yolun adı ‘tereddüt’ tür.

Eski bir latife: Dünyaya bırakmamacasına yapışır, sonra dünyanın yakamıza yapıştığından yakınırız.

Bu dünyada cezasız kalmayacak bir şey varsa, o da manevi meselelerde kullanılan hesap ve rakamlardır.

Cevap vermek için çok yorgunum, aşktan, kederden, çaresizlikle cebelleşmekten o kadar yorgunum ki.

Kötünün elindeki en ayartıcı silah, savaşa çağrıdır. Kadınlarla yapılan savaşa benzer ki sonu yatakta biter.

Franz Kafka SözleriGerçek bölünemez, bu yüzden kendini tanıyamaz; her kim onu tanımak isterse bir yalan olmak zorundadır.

Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?

Sana yazarsam uyuyamıyorum ve bitkin oluyorum. Yazdığımda ise yaşadığım tedirginlik ve korku beni çatlatıyor.

Sonbaharda bir yol gibi: temiz pak süpürüyorsun, sonra yol bir kez daha kurumuş yapraklarla örtülüyor.

Belki bir şeylere sahipsin, ama kendi varlığın yok savına verdiği cevap, bir titreme ve yürek çarpıntısı oldu sadece.

Her şey bir aldatmacadır: En az yanılmaya bakmak, normal ölçüler içinde kalmak, en aşırının peşinden gitmek.

Ben’i işaret eden her şeyin içinde sıkışmış duyumsuyorum kendimi: Sonsuzluk olsam bile kendimin içinde çok darım.

Düşünceleri fazla dikkate almamalısın. Yazı değişmez, düşünceler ise çoğu kez sadece yazı karşısındaki aczin ifadesidir.

Bu gecede sana mutlu uykular dilerken her şeyimi sana veriyorum bir solukta! Benim mutluluğum sende erimektedir.

Duvar kendisine çakılmak üzere olan çivinin ucunu nasıl hissederse, o da şakağında öyle hissetti. Dolayısıyla hissetmedi.

İyiler uygun adım yürür. İyilerin varlığından habersiz olan başkaları onların çevresinde dans eder, zamanın oyununu oynarlar.

Sanatımız, gözümüzün gerçekle kamaşmasıdır. Geri geri kaçan ucube maskelere vuran ışıktır gerçek, başka bir şey değil.

Kötü’nün elindeki en etkili ayartıcı silahlardan biri, savaşa çağrıdır. Bu, kadınlarla yapılan savaşa benzer, sonu yatakta biter.

Ama üzüntü demek; gece gündüz, uykuda olsun, uyanık olsun, vücuduna saplanmış bir oku taşımak demek. Çekilir şey değil bu.

Yine de gönderiyorum sana merhabamı, ne olur ki. Gerekirse kapının önünde düşüversin yere, belki daha da güçlenerek kalkar.

Kıskanmıyorum sanma, hayır kıskanmıyorum, ama ya dünya çok küçük, ya biz çok iriyiz, sığamıyoruz. Hem kıskandığım kim ki!

Kapımın eşiğinden atılan mektuplarının üzerinden atlıyorum her gün. Açmıyorum, okumuyorum. Daha fazla özleyeyim diye.

Anlık sorunlara o denli odaklanmışlardı ki, gözlerinin önündeki gerçekleri bile idrak edebilmekten aciz bir duruma gelmişlerdi.

Sonsuzluk yolunda nasıl böylesine kolayca ilerleyebildiğine hayret eden birisi vardı; gerçekte hızla bayır aşağı yuvarlanıyordu.

Evet sen temelde iyi kalpli yumuşak bir insansın,ama her çocuk o iyiliği bulana kadar arayacak sabır ve korkusuzluğa sahip değildir.

Kendini sonsuz küçültmek ya da sonsuz küçük olmak. Birincisi mükemmellik yani eylemsizliktir; ikincisi başlangıç yani eylemdir.

Bir topluluğu kontrol etmek, bireyi kontrol etmekten kolaydır. Bir topluluğun ortak bir amacı vardır. Bireyin amacı ise her zaman için şaibelidir.

Doğru yol yüksekte değil, yerin hemen üzerinde gerili bir ip boyunca ilerler. Üzerinde yürünmek değil de, insanı çelmelemek içindir sanki.

Günah her zaman açıktan açığa gelir ve aranda duyularla kavranabilir. Kökleri üzerinde yürür ve tanınmak için sökülüp çıkarılması gerekmez.

Dünyanın acılarından uzak tutabilirsin kendini, bu sana kalmış olup doğana uyar, ama tam olarak bu uzak duruş belki kaçınabileceğin yegane acıdır.

Yaşama başladığın anda iki görev; sınırlarını her an daraltmak ve bu sınırları aştığın anlarda da gizlenmeyi başarıp başaramadığını her an sorgulamak.

Yaşamın daha başlangıcında iki ödev: Giderek çevreni daraltmak ve kendini bu çevre dışında bir yerde gizleyip gizlemediğini sürekli denetlemek.

Yorgunum, hiçbir şey bilmiyorum; tek istediğim, yüzümü kucağına koymak, başımın üzerinde dolaşan elini hissetmek ve sonsuza dek öyle kalmak.

Kötü, bazen insanın elinde bir alet gibidir; bilinsin ya da bilinmesin, eğer insan bunu yapmak istiyorsa, kaldırılıp bir kenara konulmasına ses çıkarmaz.

Kuşku altında olan için hareket, hareketsizlikten iyidir, çünkü hareketsiz duran, kendisi de bilmeksizin, hep bir terazinin kefesinde olabilir ve günahlarıyla tartılabilir.

Daha önce dedim ya, herkes gibi. Hem bunu yalnız senin hesabına yapıyorum; benim dostum olarak kalman için kendi ruhumun yaralanmasını kabulleniyorum.

İnsanın belli başlı iki günahı vardır, öbürleri bunlardan çıkar: Sabırsızlık ve tembellik. Sabırsız oldukları için Cennet’ten kovuldular, tembelliklerinden geri dönemiyorlar.

Dalgaların bir su damlasını kaldırıp kıyıya atması, denizdeki ezeli dalgalanma olayını asla engellemez; hatta denizdeki dalgalanma, kıyıya atılan damlaya borçludur varlığını.

Her gün yazılan mektuplar insanı güçlendirmek yerine zayıf düşürüyor; eskiden mektubu bir dikişte içip bitiriyor ve aynı anda hem on kat güçlenip hem de on kat susuyordum.

Gelme. Bir gün gerçekten ihtiyacım olduğunda ve senden gelmeni istediğimde, hemen geleceğin umudu kalsın bende, ama şimdi gelmesen daha iyi, çünkü yine gitmek zorunda kalacaksın.

Evlenmek, bir aile kurmak, gelecek tüm çocukları kabullenmek, onları bu güvensiz dünyada yaşatmak ve hatta biraz da yol göstermek, benim inancıma göre bir insanın başarabileceği en yüce şeydir.

Beni kıskıvrak yakalayan bir şeyin, sana dokunması bile gerekmez ya da tersi; senin için masumiyet olan şey, benim için suç olabilir ya da tersi; sende hiçbir etki yaratmayan şey, benim mezarım olabilir.

İnsanoğlunun gelişiminin dönüm noktası süreklilik arz eder. Devrimci düşünsel hareketlerin geçmiş bütün her şeyin geçersiz olduğunu ilan etmeleri bunun için doğrudur – henüz hiçbir şey olup bitmemiştir çünkü.

Yalnızca aptal oldukları için bu denli kendilerinden emin konuşabiliyorlar. Dengim olan bir insanla konuşacağım birkaç sözcük, her şeyi bunlarla yapılacak en uzun konuşmalarla karşılaştırılamayacak ölçüde aydınlatacaktır.

Üzüntü, özlem, yaşama olan bu bağlılığımla nasıl çıldırmıyorum daha? Çok yalnızım, dilsizlerin yalnızlığına benziyor yalnızlığım, onun için hoş görün bu gevezeliğimi, dinleyecek birini bulunca boşalttım içimi, susamazdım daha.

İnsan gerçekten asılırsa ölür ve her şey biter. Ama asılması için yapılan bütün hazırlıkları yaşamak zorunda bırakılır ve ancak ilmek yüzünün önünde sallanırken affedildiğini öğrenirse, bütün hayatı boyunca bunun eziyetini çekebilir.

Kuramları kullanarak, dünyayı dışarıdan bir müdahale ile çökertmek mümkündür; ne var ki, insan o çöküntünün içine düşmekten kurtulamayacaktır. Kendini ve dünyayı aynı gerçeklik durumunda, dinginlik içinde tutmak ancak içeriden başarılabilir.

Bu öyle bir savaştır ki, bir an bile, hiçbir evresinde sırtını sağlama alamazsın. Bu bilinir ama hep unutulur. Unutulmadığında bile, bir an olsun soluklanabilmek için sırtını sağlama alma arzulanır, üstelik asla cezasız bırakılmayacağı bilinmesine rağmen denenir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.