İbn-i Haldun Sözleri

0
7658
İbn-i Haldun Sözleri

SAYFA İÇERİĞİ: İbn-i Haldun Sözleri, En Güzel İbn-i Haldun Sözleri, Kısa İbn-i Haldun Sözleri, İbn-i Haldun En Güzel Sözleri, Veciz İbn-i Haldun Sözleri, Etkileyici İbn-i Haldun Sözleri


Güzel sözler sitemizde İbn-i Haldun sözleri bir araya getirilmiştir. Sayfamızda yer alan sözleri sosyal medya hesaplarınızda yayımlayabilir, mesaj yoluyla sevdiklerinize iletebilirsiniz.


İBN-İ HALDUN SÖZLERİ

Coğrafya kederdir.

Mağluplar, galipleri taklit ederler.

Adaletsizlik medeniyeti mahveder.




İnsan, alışkanlıklarının çocuğudur.

Halk yalnızca adaletle korunabilen kullardır.

Gayri memnunlar medeniyet kuramazlar.

Bil ki mantık ilminde esas, ispat etmektir.

İnsanı açlık öldürmez, alıştığı tokluk öldürür.

İlim bir kuyu, tartışma ise onun kovası gibidir.

Zulüm, umranın harap oluşunun habercisidir.

Kalpleri müteferrik olanların akılları birleştirilemez.

Merhamet, masum olduğu için her kalbe misafir olmaz.

Her şeyi takdir eden Allah’tır ve O’ndan başka Rab yoktur.




Bilesin ki, vücut için çok besin almaktan, açlık daha elverişlidir.

Her akıl, gücünün yetmediği ve idrak edemediği şeyleri inkar eder.

Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer.

Devletler de tıpkı insanlar gibi doğar, büyür, yaşlanır ve ölürler.

Kıtlık zamanlarında insanları açlık değil, alışmış oldukları tokluk öldürür.

Barbarlar savaşla yenip fetheder, medeniyetse sulhla fethedeni fetheder.

Akletmek Müslümanlar tarafından terk edildi ve bu yüzden zelil bir hale düştüler.

İnsan beyni değirmen taşına benzer. İçine yeni bir şeyler atmazsanız, kendi kendini öğütür.

Dağları bir yerden koparıp başka bir yere nakletmek, gönülleri birleştirmekten daha kolaydır!

İlme yasak koyanlar veya insanları yalanla meşgul edenler, aklın ve insanlığın en büyük düşmanlarıdır.




Peygamberler bile, başkalarını yenmek için, kendileri gibi düşünen yol arkadaşları bulmak zorundadır.

İnsan her zaman, kendini yenen de bir üstünlük bulunduğuna, ona boyun eğilmesi gerektiğine inanır.

Devleti yıpratıp eski bir giysi durumuna getiren ve sonunda da büsbütün yıkıp yok eden, varlıklı/parlak yaşamdır.

İnsanların, başkalarının mükemmelliğini ve kendilerinden üstün olduklarını kabullenmeleri çok az görülecek bir durumdur.

Şehirlerin de bir ruhu vardır. Bir şehirde yaşayan insanlar zamanla yaşadığı şehrin ruhuyla karakteristik açıdan özdeşleşirler…

Çünkü insanların, başkalarının mükemmelliğini ve kendilerinden üstün olduklarını kabullenmeleri çok az görülecek bir durumdur.

Benim çırpınışlarım sevinçten değildir./ Ele geçirilmiş kuş da çırpınır. /Umursamazlığım da sevincimden değil./ Bazı olayları hatırlamamdandır.

En fazla değer verdiğim dostun, sana kusurlarını haber veren ve bulunduğun makam dolayısıyla bunda çekingenlik ve korku göstermeyen kimse olmalıdır.

Aklın bir çok mertebeleri var. önce dış dünyanın id­rakı: taakkul. Taakkul demek tasavvur demektir, buna akl-ı temyizi de derler. İnsan bu meleke ile faydalıyı za­rarlıdan ayırır.

Öğretmenler, bilim sahibi olma yolunda öğrencilerine kitaplarını ezberletirler. Ancak bilimsel tartışmalarla ve münazaralarla, konuları ve sorunları zihinde yerleştirme suretiyle kestirilebileceğini unuturlar.

Durumdan duruma geçişler bütünüdür her şey. Bu değişmeler ve geçişler, kişilerde, sürelerde, kent ve kasabalarda olduğu gibi, tüm evrende, ülkelerde, kıtalarda, zamanlarda ve devletlerde de olur.

İbn-i Haldun SözleriBil ki kötü ve yerilmiş ahlaktan uzaklaşıp, üstün bir ahlaka ve kişiliğe sahip olmak, ancak kişinin kendisinde bir kemal ve yeterlilik vehmetmesiyle ve insanların kendisinin ilim ve sanatına muhtaç olduğunu hissetmesiyle gerçekleşir.

Alınan çok gıda vücutta işe yaramaz fazlalıklar ve kötü artıklar meydana getirir. Bu çeşit artıklardan vücut orantısız bir şekilde genişler; şekil çirkinleşir. Bu gıdalardan meydana çıkan bozulmuş kötü sıvıların beyne gitmesiyle zihinler ve fikir körleşir. İdrâksizlik, gafillik ve itidalden ayrılma ortaya çıkar.

Devlet askerle korunur, asker para ile beslenir, mal haraç ile elde edilir, haraç memleketin mamurluğu ile temin olunur, memleketin mamurluğu ise adalet iledir, adalet ise valilerin hâllerini ıslahla, vâlilerin ve memurların hâllerini ıslah da vezirlerle olur, hükümdarın tebaasının durumunu bizzat kendisi yoklaması, bunların hepsinin başında gelir.

Kentliler, kendilerini rahatlık ve kaygısızlığın döşeğine salıvermişler, mutluluk ve bolluğa gömülmüşler, mallarını ve kendilerini koruma işini, yönetenlerine, valilerine, yargıçlarına ve sürekli koruma görevlilerine bırakmışlardır. ve çevrelerini kuşatan kale duvarlarının, önlerinde dönüp dolaşan bekçilerin ve nöbetçilerin sağladığı güvenceyle uykuya dalmışlardır. hiçbir kaygı, uyarı heyecanlandırmaz onları. ellerinden kaçabilecek avları da yoktur. alabildiğine iyimserlerdir ve kendilerini güvenlik içinde bulurlar. bu nedenle silahlarını bırakmışlardır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.