SAYFA İÇERİĞİ: Mevlana’dan Vefa Sözleri, En Güzel Mevlana’dan Vefa Sözleri, Kısa Mevlana’dan Vefa Sözleri, Mevlana’dan En Güzel Vefa Sözleri, Mevlana’dan Uzun Vefa Sözleri, Mevlana Sözleri, Mevlana’nın Vefa Sözleri
Güzel sözler sitemizde Mevlana’nın Vefa sözlerini derledik. Sayfamızda yer alan sözleri sosyal medya hesaplarınızda yayımlayabilir, mesaj yoluyla sevdiklerinize iletebilirsiniz.
MEVLANA’NIN VEFA SÖZLERİ
Vefasızlara gitme onlar birer yıkık köprüdür. (Mevlana)
Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. (Mevlana)
Aşk vefakar olduğu için vefakar olanı satın alır. Vefasız adama bakmaz bile. (Mevlana)
Vefa; dostluğun asaletine, sır dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. (Mevlana)
Ey sevgili! Sen benden geçtin; fakat gamın benden geçmedi. Doğrusu, gamın senden daha vefalıymış! (Mevlana)
Su üstüne yazdığın yazıdan vefa umarsan iki elini ısırarak dönersin. Rüzgar, insandaki heba ve arzudur. (Mevlana)
Yaşam gülmeyi ,sevgi hak etmeyi, vefa unutmamayı, dostluk sadik kalmayı bilenler içindir. (Mevlana)
Aklını başına al da, fanî olan bu dünya zindanında kimseden vefa arama! Bu dünyanın vefası bile vefasızdır. (Mevlana)
Dostlarını daima vefa ile hatırla can!/ Arayan sen ol, bulan sen ;/ Tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen./ Kula vefası olmayanın Hakk’a vefası olmaz! (Mevlana)
Dostlar, birbirinizden ayrılmaya kalkmayın. Heves peşinde öyle kaçışıp durmayın. Birsiniz hepiniz çünkü; ikilik etmeyin. Ne buyurdu vefa: “Vefasızlık etmeyin”. (Mevlana)
Köpeği köpeklikten çıkartıp insana dost yapan “sadakat ve vefa” dır. İnsanı insanlıktan çıkartıp köpekten daha aşağı yapanda sadakatsizlik ve vefasızlıktır. (Mevlana)
Kötü huy kılavuzun oldukça mutlu olacağım sanma! Sen sabaha kadar gaflet uykusundasın, ömürse kısadır. Korkarım ki, sen bu uykudan uyanınca gündüz olur. (Mevlana)
Sevgilim, belki vefa ve merhametin coşar da, kapıyı açarsın; “Orada, ne bekliyorsun kalk, içeri gir!” diye seslenirsin ümidiyle ben senin kapında oturmuş bekliyorum. (Mevlana)
Gönül, dert ile yandı; derdimi paylaşacak bir dost yok. Çok yer gezdim hüznümü azaltacak bir kişi yok. ‘Ben yarinim’ diyen çok amma gerçekte vefalı bir yar yok. (Mevlana)
Ezel sofrası üzerinde her ne kadar halk kavgadaysa da, yediler ve yerlerse de, sofra yine o sofradır, ondan hiçbir şey eksilmez. O olduğu gibi durur. Bir kuşu bir dağın üstüne konsa, sonra uçup gitse, dağda bir fazlalık veya bir eksiklik görünür mü? (Mevlana)
Sermâyesi kanaat olan kişinin; her yaptığı iş, tâ’at olur, ibâdet sayılır. Onun yemesi, içmesi, uyuması, Hakk’ın emrini tutması, yerine getirmesi içindir. Sakın Hak’tan başkasını dost edinme! Çünkü halkın dostu olmak, halkın gözüne girmek ömürsüzdür, ancak yarım saat sürer. (Mevlana)
Vefa nedir, bilir misin? Vefa arkanda bıraktığını,giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefa; dostluğun asaletine,sır dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefa; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında,cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır. (Mevlana)
Bir adamın birçok hüner, fen, bilgi sahibi olduğuna bakma! Verdiği sözde duruyor mu? Vefâsı var mı? Ası ona bak! Hakla ettiği sözleşmeyi yerine getiriyorsa, insanlara verdiği sözde duruyorsa,vefâlıysa onu istediğin kadar öv! Onun iyi vasıflarını bir bir say! O, senin övgünden, saydığın meziyetlerden daha üstün bir kişidir. (Mevlana)
Mânâların aşk burakı, aklımı da, gönlümü de aldı, götürdü.”Nereye götürdü?” diye den bana sor. Aklımı da, gönlümü de senin bilmediğin o tarafa, ötelere götürdü. Ben öyle bir revâka, öyle bir kemer altına ulaştım ki, orada ne ay gördüm, ne de gök. Öyle bir dünyaya eriştim ki, orada dünya da, dünyalıktan çıkar, dünyalığını kaybeder. (Mevlana)
Gel, gel, daha yakın gel, bu yol vuruculuk ne zamana kadar sürüp gidecek? Madem ki sen, bensin, ben de senim. Artık bu senlik ve benlik nedir? Biz Hakk’ın nuruyuz, Hakk’ın aynasıyız. Şu halde kendi kendimizle, birbirimizle ne diye çekişip duruyoruz? Bir aydınlık bir aydınlıktan neden böyle kaçıyor? Biz hepimiz, bütün insanlar, tek bir vücud halinde olgun bir insanın varlığında toplanmış gibiyiz. Fakat neden böyle şaşıyız? Aynı vücudun birer uzvu olduğumuz halde neden zenginler, yoksulları böyle hor görürler? Aynı vücutta bulunan sağ el, ne diye sol elini hor görür? Her ikisi de madem senin elindir, aynı tende uğurlu ne demek, uğursuz. (Mevlana)
Verdiğin sözde vefa edersen, Allah’ta senin ahdini korur. Ahde vefa eden, ahde vefa bulur. Kime niçin söz verdiğini bilen ve sözünü yerine getiren, tenini iplik haline kor, o sözün etrafında dolanır ve ahdini örer durur. Ahde vefa etmek, (verdiği sözde durmak) akılla olur. Çünkü akıl, ahdini (sözünü) hatırlatır, akıl unutkanlık perdesini yırtar. Sözünü yerine getirmemek ahmaklıktandır. Verdiği sözde durmak, temiz insanların işidir. Yalancı dolancı adam, dinde de vefakar olmadığından her an sözünü, yeminini bozar. Şükür ehlinin ve vefa sahiplerinin elde ettikleri hiçbir zaman kaybolmaz. Çünkü talih onların daima peşinden gelir. İnsan bir ağaca benzer, sözü de ağacın köküne. Kökün iyileşmesine, sağlamlaşmasına çalışmak gerek. Bozuk düzen ahid, çürümüş kök gibidir. Kökü çürümüş ağaç meyve vermez. Şeytan gibi hasetçi değilsen dava kapısını bırak da vefa kapısına gel. Köpeğe bir kapıdan, bir lokma ekmek verilse o kapıya bağlanır, hizmetkar olur. Kapıya bekçi kesilir. Ona eziyet edilse, yiyeceği layıkıyla verilmese bile o kapıyı asla bırakmaz. Sen de gönül ve gönül ehlinin kapısından bir hayli ab-ı hayat içtin, gözlerin açıldı unutma. (Mevlana)